و ق ي kökü Kur'an'da 258 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:12

بِالتَّقْوَىٰ

bit-teḳvā

korunmayı

Ya da takvayı emrettiyse.

KALEM
68:34

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için vardır

Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.

MÜZZEMMIL
73:17

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

kendinizi kurtaracaksınız

Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız?

MÜDDESIR
74:56

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takva

Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O’dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O’dur.

LEYL
92:5

وَاتَّقَىٰ

vetteḳā

korunursa

Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa,

LEYL
92:17

الْأَتْقَى

l-etḳā

en muttaki olan

Sakınan ise, ondan uzak tutulacaktır.

NECM
53:32

اتَّقَىٰ

tteḳā

korunan

Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.

ŞEMS
91:8

وَتَقْوَاهَا

ve teḳvāhā

ve korunmasını

Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).

MÜRSELAT
77:41

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler ise

Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır;

KAF
50:31

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlara

Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.

KAMER
54:54

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin)dedirler.

SAD
38:28

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakileri

Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanları yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar gibi (bir) mi tutacağız? Ya da muttakileri facirler gibi (bir) mi tutacağız?

SAD
38:49

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlar için vardır

Bu, bir zikirdir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır.

A'RAF
7:26

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takva

Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ’süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

A'RAF
7:35

اتَّقَىٰ

tteḳā

korunan

Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.

A'RAF
7:63

وَلِتَتَّقُوا

velitetteḳū

ve korunmanız için

"Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (kitap) gelmesine mi şaştınız?"

A'RAF
7:65

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

sakınmaz mısınız?

Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud, kavmine) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?" dedi.

A'RAF
7:96

وَاتَّقَوْا

vetteḳav

ve korunsalardı

Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik.

A'RAF
7:128

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlarındır

Musa kavmine "Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah’ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi.

A'RAF
7:156

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanlara

Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım."

A'RAF
7:164

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunurlar (diye)

Onlardan bir topluluk "Allah’ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.

A'RAF
7:169

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanlar için

Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım ’kötü kimseler’ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?

A'RAF
7:171

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız."

A'RAF
7:201

اتَّقَوْا

tteḳav

(Allah’tan) korkanlar

(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

YASIN
36:45

اتَّقُوا

tteḳū

sakının

Onlara "Önünüzde ve arkanızda olandan sakının, belki esirgenirsiniz" denildiğinde, (dinlemeyip inkara devam edenler).

FURKAN
25:15

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

muttakilere

De ki "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va’dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır."

FURKAN
25:74

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakilere

Ve onlar "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir.

MERYEM
19:13

تَقِيًّا

teḳiyyen

sakınan (bir kimse)

Katımız’dan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.

MERYEM
19:18

تَقِيًّا

teḳiyyen

korkuyor

Demişti ki "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."

MERYEM
19:63

تَقِيًّا

teḳiyyen

korunanlara

O cennet; Biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız.

MERYEM
19:72

اتَّقَوْا

tteḳav

muttakileri (sakınanları)

Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.

MERYEM
19:85

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakileri (sakınanları)

Takva sahiplerini bir heyet halinde Rahman (olan Allah’ın huzurun)a toplayacağımız gün,

MERYEM
19:97

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakileri (sakınanları)

Biz bunu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık, takva sahiplerine müjde vermen ve direnen bir kavmi uyarıp-korkutman için.

TA-HA
20:113

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunurlar

Böylece Biz onu, Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur.

TA-HA
20:132

لِلتَّقْوَىٰ

litteḳvā

takva(sahipleri)nindir

Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, Biz sana rızık veriyoruz. Sonuç da takvanındır.

ŞU'ARA
26:11

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

onlar korunmayacaklar mı?

Firavun’un kavmine, hala sakınmıyorlar mı?"

ŞU'ARA
26:90

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için

(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.

ŞU'ARA
26:106

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani onlara kardeşleri Nuh "Sakınmaz mısınız?" demişti.

ŞU'ARA
26:108

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:110

فَاتَّقُوا

fetteḳū

öyle ise korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin.

ŞU'ARA
26:124

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani onlara kardeşleri Hud "Sakınmaz mısınız?" demişti.

ŞU'ARA
26:126

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:131

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:132

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

"Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup-sakının."

ŞU'ARA
26:142

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani onlara kardeşleri Salih "Sakınmaz mısınız? demişti.

ŞU'ARA
26:144

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:150

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:161

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani onlara kardeşleri Lut "Sakınmaz mısınız?" demişti.

ŞU'ARA
26:163

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:177

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani onlara Şuayb "Sakınmaz mısınız?" demişti.

ŞU'ARA
26:179

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

"Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin."

ŞU'ARA
26:184

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

"Sizi ve önceki yaratılmışları yaratandan sakının".

NEML
27:53

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanları

İman edenleri ve sakınanları da kurtardık.

KASAS
28:83

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

sakınanlarındır

İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir.

YUNUS
10:6

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

sakınan

Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır.

YUNUS
10:31

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

sakınmıyor musunuz?

De ki "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız?

YUNUS
10:63

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

sakınanlar

Onlar iman edenler ve (Allah’tan) sakınanlardır.

HUD
11:49

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

takva sahiplerinindir

Bunlar Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.

HUD
11:78

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

Kavmi ona doğru koşarak geldi; onlar daha önceden kötülükler işlemekteydiler. "Ey kavmim" dedi. "İşte benim kızlarım, bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirim önünde küçük düşürmeyin. İçinizde hiç aklı başında olan (reşid) bir adam yok mu?"

YUSUF
12:57

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanlar

Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır.

YUSUF
12:90

يَتَّقِ

yetteḳi

korkarsa

"Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf’um" dedi. "Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz."

YUSUF
12:109

اتَّقَوْا

tteḳav

korunanlar için

Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

HICR
15:45

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

HICR
15:69

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

"Allah’tan korkup-sakının ve beni küçük düşürmeyin."

EN'ÂM
6:32

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunan(lar)

Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

EN'ÂM
6:51

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunurlar

Rablerine (götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur’an’la) uyarıp-korkut; onlar için ondan başka ne velileri vardır ne şefaatçileri. Umulur ki korkup-sakınırlar.

EN'ÂM
6:69

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanlar

Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.

EN'ÂM
6:69

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunurlar diye

Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.

EN'ÂM
6:72

وَاتَّقُوهُ

vetteḳūhu

ve O’ndan korkun

Bir de "Namazı kılın ve O’ndan korkup-sakının (diye de emrolunduk.) Huzuruna (götürülüp) toplanacağınız O’dur."

EN'ÂM
6:153

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Bu Benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O’nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız.

EN'ÂM
6:155

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korunun

Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır. Şu halde ona uyun ve korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.

SAFFAT
37:124

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Hani kendi kavmine demişti ki "Siz korkup sakınmaz mısınız?"

LOKMAN
31:33

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç)bir çocuk da babası için bir şeyi verebilecek (durumda) değildir. Şüphesiz Allah’ın va’di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın.

ZÜMER
39:10

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

De ki "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."

ZÜMER
39:16

فَاتَّقُونِ

fetteḳūni

benden korkun

Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, Kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.

ZÜMER
39:20

اتَّقَوْا

tteḳav

korkarlar

Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah’ın va’didir. Allah, va’dinden dönmez.

ZÜMER
39:24

يَتَّقِي

yetteḳī

korunmağa çalışan

Kıyamet günü o kötü azaptan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere "Kazandığınızı tadın" denmiştir.

ZÜMER
39:28

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

sakınırlar

Çarpıklığı olmayan Arapça bir Kur’an’dır (bu). Umulur ki sakınırlar.

ZÜMER
39:33

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

korunanlar

Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır.

ZÜMER
39:57

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler-

Veya "Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum" diyeceği,

ZÜMER
39:61

اتَّقَوْا

tteḳav

korunanları

Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır.

ZÜMER
39:73

اتَّقَوْا

tteḳav

korunan(lar)

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin."

MÜ'MIN
40:7

وَقِهِمْ

ve ḳihim

ve onları koru

Arş’ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından herşeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve Senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru."

MÜ'MIN
40:9

وَقِهِمُ

ve ḳihimu

ve onları koru

"Ve onları kötülüklerden koru. O gün Sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet etmişsin. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

MÜ'MIN
40:9

تَقِ

teḳi

sen korursan

"Ve onları kötülüklerden koru. O gün Sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet etmişsin. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

MÜ'MIN
40:21

وَاقٍ

vāḳin

koruyan

Onlar, yeryüzünde gezip-dolaşmıyorlar mı ki, böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından kendilerinden daha üstün idiler. Fakat Allah, onları günahları dolayısıyla (azapla) yakalayıverdi. Onları Allah’tan koruyacak kimse olmadı.

MÜ'MIN
40:45

فَوَقَاهُ

feveḳāhu

onu korudu

Sonunda Allah, onların kurdukları hileli-düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun’un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi.

FUSSILET
41:18

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunanları

İman edenleri ve sakınanları ise kurtardık.

ZUHRUF
43:35

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler içindir

Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir.

ZUHRUF
43:63

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde korkun

İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki "Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah’tan sakının ve bana itaat edin."

ZUHRUF
43:67

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Muttakiler hariç olmak üzere, o gün, dostların kimi kimine düşmandır.

DUHAN
44:51

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar.

DUHAN
44:56

وَوَقَاهُمْ

ve veḳāhum

ve onları korur

Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur.

CASIYE
45:19

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakilerin

Çünkü onlar, Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Şüphesiz zalimler, birbirlerinin velisidirler. Allah ise, muttakilerin velisidir.

ZARIYAT
51:15

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

NAHL
16:2

فَاتَّقُونِ

fetteḳūni

benden korkun

Kullarından dilediklerine, melekleri emrinden olan ruh ile indirir Benden başka İlah yoktur, şu halde Benden korkup-sakının, diye uyarın."

NAHL
16:30

اتَّقَوْا

tteḳav

korunan(lara)

(Allah’tan) Sakınanlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.

NAHL
16:30

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanların

(Allah’tan) Sakınanlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.

NAHL
16:31

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanları

Adn Cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.

NAHL
16:52

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korkuyorsunuz

Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz?

NAHL
16:81

تَقِيكُمُ

teḳīkumu

sizi koruyan

Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

NAHL
16:81

تَقِيكُمْ

teḳīkum

sizi koruyan

Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

NAHL
16:128

اتَّقَوْا

tteḳav

korunan(larla)

Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.

NUH
71:3

وَاتَّقُوهُ

vetteḳūhu

ve O’ndan korkun

"Allah’a kulluk edin, O’ndan korkun ve bana itaat edin."

ENBIYA
21:48

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için

Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

MÜ'MINUN
23:23

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki "Ey Kavmim, Allah’a kulluk edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"

MÜ'MINUN
23:32

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunmaz mısınız?

Onlara da kendi içlerinden "Allah’a ibadet edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.

MÜ'MINUN
23:52

فَاتَّقُونِ

fetteḳūni

benden korkun

İşte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir ve Ben de sizin Rabbinizim; öyleyse Benden korkup-sakının.

MÜ'MINUN
23:87

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korkmuyor musunuz?

"Allah’ındır" diyecekler. De ki "Yine de sakınmayacak mısınız?"

TUR
52:17

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanlar

Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

TUR
52:18

وَوَقَاهُمْ

ve veḳāhum

ve onları korumuştur

Rablerinin verdikleriyle ’sevinçli ve mutludurlar’. Rableri, kendilerini ’çılgınca yanan cehennemin’ azabından korumuştur.

TUR
52:27

وَوَقَانَا

ve veḳānā

ve bizi korudu

"Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve ’hücrelere kadar işleyen kavurucu’ azaptan korudu."

HAKKA
69:48

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için

Çünkü o (Kur’an, Allah’tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür.

NEBE
78:31

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için vardır

Gerçek şu ki, muttakiler için ’bir kurtuluş ve mutluluk’ vardır.

RUM
30:31

وَاتَّقُوهُ

vetteḳūhu

ve O’ndan korkun

’Gönülden katıksız bağlılar’ olarak, O’na yönelin ve O’ndan korkup-sakının, dosdoğru namazı kılın ve müşriklerden olmayın.

ANKEBUT
29:16

وَاتَّقُوهُ

vetteḳūhu

ve O’ndan korkun

İbrahim de; hani kavmine demişti ki "Allah’a kulluk edin ve O’ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

RA'D
13:34

وَاقٍ

vāḳin

koruyacak (kimse)

Dünya hayatında onlar için bir azap vardır, ahiretin azabı ise daha zorludur. Onları Allah’tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu da yoktur.

RA'D
13:35

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

korunanlara

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.

RA'D
13:35

اتَّقَوْا

tteḳav

korunan(ların)

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir.

RA'D
13:37

وَاقٍ

vāḳin

bir koruyucu

İşte böylece Biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.

HAC
22:1

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.

HAC
22:32

تَقْوَى

teḳvā

takvası-

İşte böyle; kim Allah’ın şiarlarını yüceltirse, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır.

HAC
22:37

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takvanız

Onların etleri ve kanları kesin olarak Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizden takva ulaşır. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirmiştir; O’nun size hidayet vermesine karşılık Allah’ı tekbir etmeniz için. Güzellikte bulunanlara müjde ver.

İNSAN
76:11

فَوَقَاهُمُ

feveḳāhumu

onları korumuştur

Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.

BAKARA
2:2

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

müttakiler için

Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap’tır.

BAKARA
2:21

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.

BAKARA
2:24

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde sakının

Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının.

BAKARA
2:41

فَاتَّقُونِ

fetteḳūni

sakının

Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:48

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.

BAKARA
2:63

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Sizden misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki) "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın, ki sakınasınız."

BAKARA
2:66

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

müttakiler için

Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara ’ibret verici bir ceza’, takva sahipleri için de bir öğüt kıldık.

BAKARA
2:103

وَاتَّقَوْا

vetteḳav

ve sakınmış olsalardı

Eğer gerçekten iman edip sakınsalardı, Allah Katındaki sevab(ları) gerçekten daha hayırlı olurdu; bir bilselerdi.

BAKARA
2:123

وَاتَّقُوا

vetteḳū

sakının

Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.

BAKARA
2:177

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

muttakiler

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:179

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.

BAKARA
2:180

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakiler

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun, meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı).

BAKARA
2:183

تَتَّقُونَ

tetteḳūne

korunursunuz

Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız.

BAKARA
2:187

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

korunup sakınırlar

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

BAKARA
2:189

اتَّقَىٰ

tteḳā

takvasıdır

Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allah’tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

BAKARA
2:189

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allah’tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

BAKARA
2:194

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir.

BAKARA
2:194

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

muttakilerle

Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler (de) karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir.

BAKARA
2:196

وَاتَّقُوا

vetteḳū

sakının

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.

BAKARA
2:197

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takvadır

Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının.

BAKARA
2:197

وَاتَّقُونِ

vetteḳūni

ve benden sakının

Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının.

BAKARA
2:201

وَقِنَا

ve ḳinā

ve bizi koru

Onlardan öylesi de vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru" der.

BAKARA
2:203

اتَّقَىٰ

tteḳā

sakınan

Sayılı günlerde Allah’ı anın. İki günde (Mina’dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir). Allah’tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O’na döndürülüp-toplanacaksınız.

BAKARA
2:203

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Sayılı günlerde Allah’ı anın. İki günde (Mina’dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir). Allah’tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O’na döndürülüp-toplanacaksınız.

BAKARA
2:206

اتَّقِ

tteḳi

kork

Ona "Allah’tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.

BAKARA
2:212

اتَّقَوْا

tteḳav

takva sahipleri

İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

BAKARA
2:223

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O’na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver.

BAKARA
2:224

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve sakınmanıza

Bir de yeminlerinizi bahane ederek; iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Allah’ı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir.

BAKARA
2:231

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:233

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerinde(ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:237

لِلتَّقْوَىٰ

litteḳvā

takvaya

Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

BAKARA
2:241

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

müttakiler

(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır.

BAKARA
2:278

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın.

BAKARA
2:281

وَاتَّقُوا

vetteḳū

sakının

Allah’a döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır.

BAKARA
2:282

وَلْيَتَّقِ

velyetteḳi

korksun

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:282

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:283

وَلْيَتَّقِ

velyetteḳi

ve korksun

Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah’tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir.

ENFAL
8:1

فَاتَّقُوا

fetteḳū

korkun

Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki "Ganimetler Allah’ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin."

ENFAL
8:25

وَاتَّقُوا

vetteḳū

sakının

Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:29

تَتَّقُوا

tetteḳū

korkarsanız

Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.

ENFAL
8:34

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

korunanlardır

Onlar, Mescid-i Haram’dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucularıyalnızca korkup-sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.

ENFAL
8:56

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

çekinmeden

Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar.

ENFAL
8:69

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir."

ÂL-I İMRAN
3:15

اتَّقَوْا

tteḳav

korunanlar için vardır

De ki "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."

ÂL-I İMRAN
3:16

وَقِنَا

ve ḳinā

ve bizi koru

Onlar "Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenler;

ÂL-I İMRAN
3:28

تَتَّقُوا

tetteḳū

korunmanız

Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah’tan hiçbir şey (yardım) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Varış Allah’adır.

ÂL-I İMRAN
3:28

تُقَاةً

tuḳāten

(gelebilecek) tehlikeden

Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah’tan hiçbir şey (yardım) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Varış Allah’adır.

ÂL-I İMRAN
3:50

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde korkun

"Benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak üzere size Rabbinizden bir ayetle geldim. Artık Allah’tan korkup bana itaat edin."

ÂL-I İMRAN
3:76

وَاتَّقَىٰ

vetteḳā

ve (günahtan) korunursa

Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.

ÂL-I İMRAN
3:76

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanları

Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.

ÂL-I İMRAN
3:102

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.

ÂL-I İMRAN
3:102

تُقَاتِهِ

tuḳātihi

O’na yaraşır biçimde

Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak Müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.

ÂL-I İMRAN
3:115

بِالْمُتَّقِينَ

bil-mutteḳīne

(günahlardan) korunanları

Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir.

ÂL-I İMRAN
3:120

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve korunursanız

Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların ’hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.

ÂL-I İMRAN
3:123

فَاتَّقُوا

fetteḳū

O halde korkun

Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir’de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah’tan sakının, O’na şükredebilesiniz.

ÂL-I İMRAN
3:125

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve korunursanız

Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır.

ÂL-I İMRAN
3:130

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, faizi kat kat artırılmış olarak yemeyin. Ve Allah’tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.

ÂL-I İMRAN
3:131

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.

ÂL-I İMRAN
3:133

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlar için

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

ÂL-I İMRAN
3:138

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlara

Bu (Kur’an) insanlar için bir beyan sakınanlar için de bir hidayet ve öğüttür.

ÂL-I İMRAN
3:172

وَاتَّقَوْا

vetteḳav

ve korunanlar için

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:179

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve korunursanız

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:186

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve korunursanız

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.

ÂL-I İMRAN
3:191

فَقِنَا

feḳinā

bizi koru

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."

ÂL-I İMRAN
3:198

اتَّقَوْا

tteḳav

korkan(lara)

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah Katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah’ın Katında olanlar daha hayırlıdır.

ÂL-I İMRAN
3:200

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah’tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.

HAŞR
59:7

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:9

يُوقَ

yūḳa

korunursa

Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ’cimri ve bencil tutkularından’ korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

HAŞR
59:18

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HAŞR
59:18

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

AHZAB
33:1

اتَّقِ

tteḳi

kork

Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

AHZAB
33:32

اتَّقَيْتُنَّ

tteḳaytunne

(Allah’tan) sakınıyorsanız

Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.

AHZAB
33:37

وَاتَّقِ

vetteḳi

ve kork

Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye "Eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi’nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

AHZAB
33:55

وَاتَّقِينَ

vetteḳīne

ve korkun

Onlar için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur. (Ey Müslüman kadınlar) Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah, herşeye şahid olandır.

AHZAB
33:70

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve sözü doğru söyleyin.

NISA
4:1

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

NISA
4:1

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

NISA
4:9

فَلْيَتَّقُوا

felyetteḳū

korksunlar

Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanların, (vasiyetleri altında olanlar için de) içleri ürpertiyle titresin. Allah’tan korksunlar ve onlara doğru söz söylesinler.

NISA
4:77

اتَّقَىٰ

tteḳā

korunan

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:128

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve sakınırsanız

Eğer bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi için sakınca yoktur. Barış daha hayırlıdır. Nefisler ise ’kıskançlığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

NISA
4:129

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

sakınırsanız

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NISA
4:131

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere "Allah’tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

MUHAMMED
47:15

الْمُتَّقُونَ

l-mutteḳūne

muttakilere

Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur) İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ’parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

MUHAMMED
47:17

تَقْوَاهُمْ

teḳvāhum

korunmalarını

Hidayeti bulmuş olanlara gelince; (Allah,) hidayetlerini artırmış ve takvalarını vermiştir.

MUHAMMED
47:36

وَتَتَّقُوا

ve tetteḳū

ve korunursanız

Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.

TALAK
65:1

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık ’çirkin bir hayasızlık’ göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.

TALAK
65:2

يَتَّقِ

yetteḳi

sakınırsa

Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;

TALAK
65:4

يَتَّقِ

yetteḳi

korkarsa

Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah’tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir.

TALAK
65:5

يَتَّقِ

yetteḳi

korkarsa

Bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.

TALAK
65:10

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde korkun

Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur’an) indirmiştir.

NUR
24:34

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

muttakiler için

Andolsun, size açıklayıcı ayetler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve takva sahipleri için bir öğüt indirdik.

NUR
24:52

وَيَتَّقْهِ

ve yetteḳhi

ve sakınırsa

Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ’kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.

MÜCADELE
58:9

وَالتَّقْوَىٰ

ve tteḳvā

ve takva

Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakının.

MÜCADELE
58:9

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakının.

HUCURAT
49:1

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, Allah’ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

HUCURAT
49:3

لِلتَّقْوَىٰ

litteḳvā

takva için

Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.

HUCURAT
49:10

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.

HUCURAT
49:12

وَاتَّقُوا

vetteḳū

o halde korkun

Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

HUCURAT
49:13

أَتْقَاكُمْ

etḳākum

en çok korunanınızdır

Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

TAHRIM
66:6

قُوا

ḳū

koruyun

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.

TEĞABUN
64:16

فَاتَّقُوا

fetteḳū

öyle ise korkun

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

TEĞABUN
64:16

يُوقَ

yūḳa

korunursa

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

FETIH
48:26

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takva

Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, ’öfkeli soy koruyuculuğu’nu (hamiyeti), cahiliyenin ’öfkeli soy koruyuculuğunu’ kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü’minlerin üzerine ’(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu’ indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde ’kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.

MAIDE
5:2

وَالتَّقْوَىٰ

ve tteḳvā

ve takva

Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

MAIDE
5:2

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

MAIDE
5:4

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

MAIDE
5:7

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

MAIDE
5:8

لِلتَّقْوَىٰ

litteḳvā

takvaya

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

MAIDE
5:8

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.

MAIDE
5:11

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah’tan korkup-sakının. Mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.

MAIDE
5:27

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanlardan

Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki "Seni mutlaka öldüreceğim." (Öbürü de) "Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder."

MAIDE
5:35

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakının ve (sizi) O’na (yaklaştıracak) vesile arayın; O’nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MAIDE
5:46

لِلْمُتَّقِينَ

lilmutteḳīne

korunanlar için

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

MAIDE
5:57

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve korkun

Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının.

MAIDE
5:65

وَاتَّقَوْا

vetteḳav

ve korunsalardı

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları ’nimetlerle donatılmış’ cennetlere sokardık.

MAIDE
5:88

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olarak yiyin. Kendisi’ne inanmakta olduğunuz Allah’tan korkup-sakının.

MAIDE
5:93

اتَّقَوْا

tteḳav

korundukları

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:93

اتَّقَوْا

tteḳav

korundukları

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:93

اتَّقَوْا

tteḳav

korundukları

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:96

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O’na (götürülüp) toplanacağınız Allah’tan korkup-sakının.

MAIDE
5:100

فَاتَّقُوا

fetteḳū

o halde korkun

De ki "Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MAIDE
5:108

وَاتَّقُوا

vetteḳū

korkun

Bu, gerektiği gibi şahidliği yapmalarına veya yeminlerinden sonra yeminlerin reddedilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının ve dinleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.

MAIDE
5:112

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da "Eğer inanmışlarsanız Allah’tan korkup-sakının" demişti.

MÜMTEHINE
60:11

وَاتَّقُوا

vetteḳū

ve sakının

Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin. Kendisi’ne iman ettiğiniz Allah’tan sakının.

HADID
57:28

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan sakınıp-korkun ve O’nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

TEVBE
9:4

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanları

Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

TEVBE
9:7

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanları

Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

TEVBE
9:36

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanlarla

Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.

TEVBE
9:44

بِالْمُتَّقِينَ

bil-mutteḳīne

korunanları

Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilendir.

TEVBE
9:108

التَّقْوَىٰ

t-teḳvā

takva

Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.

TEVBE
9:109

تَقْوَىٰ

teḳvā

korku

Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.

TEVBE
9:115

يَتَّقُونَ

yetteḳūne

sakınacakları

Bir topluluğa Allah, hidayet verdikten sonra, korkup-sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

TEVBE
9:119

اتَّقُوا

tteḳū

korkun

Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun.

TEVBE
9:123

الْمُتَّقِينَ

l-mutteḳīne

korunanlarla

Ey iman edenler, inkar edenlerden size en yakın olanlarla savaşın; sizde ’bir güç ve caydırıcılık’ görsünler. Ve bilin ki gerçekten Allah takva sahipleriyle beraberdir.