ك ذ ب kökü Kur'an'da 282 defa geçmektedir.

AYETLER

BAKARA
2:10

يَكْذِبُونَ

yekƶibūne

yalancı

Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.

BAKARA
2:39

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayan

"İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır."

BAKARA
2:87

كَذَّبْتُمْ

keƶƶebtum

yalanlayacak

Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

ÂL-I İMRAN
3:11

كَذَّبُوا

keƶƶebū

onlar da yalanladılar

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:61

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancıların

Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle ’çekişip-tartışmalara girişirlerse’ de ki "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım."

ÂL-I İMRAN
3:75

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez. Bu onların "ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah’a karşı yalan söylemektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:78

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler.

ÂL-I İMRAN
3:94

الْكَذِبَ

l-keƶibe

bir yalan

Artık bundan sonra kim Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzerse, işte onlar, zalim olanlardır.

ÂL-I İMRAN
3:137

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayıcıların

Gerçek şu ki, sizden önce nice sünnetler gelip-geçmiştir. Bundan dolayı yeryüzünde gezip-dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonuç nasıl oldu bir görün.

ÂL-I İMRAN
3:184

كَذَّبُوكَ

keƶƶebūke

seni yalanladılarsa

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

ÂL-I İMRAN
3:184

كُذِّبَ

kuƶƶibe

yalanlanmıştı

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

NISA
4:50

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Allah’a karşı nasıl yalan uyduruyorlar, bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.

MAIDE
5:10

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar ise

İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin halkıdırlar.

MAIDE
5:41

لِلْكَذِبِ

lilkeƶibi

yalana

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:42

لِلْكَذِبِ

lilkeƶibi

yalana

Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.

MAIDE
5:70

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

MAIDE
5:86

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar; işte onlar, çılgın ateşin arkadaşlarıdırlar.

MAIDE
5:103

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Allah Bahriye’den, Saibe’den, Vasiyle’den ve Ham’dan hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Ancak inkar edenler, Allah’a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmezler.

EN'ÂM
6:5

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya aldıklarının haberleri onlara gelecektir.

EN'ÂM
6:11

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayanların

De ki "Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün."

EN'ÂM
6:21

كَذِبًا

keƶiben

yalanı

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

EN'ÂM
6:21

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayandan

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler.

EN'ÂM
6:24

كَذَبُوا

keƶebū

yalan söylediler

Bak, kendilerine karşı nasıl yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup-uzaklaştı.

EN'ÂM
6:27

نُكَذِّبَ

nukeƶƶibe

yalanlamasaydık

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz’in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık."

EN'ÂM
6:28

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalancılardır

Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir.

EN'ÂM
6:31

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lar)

Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize…" derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür.

EN'ÂM
6:33

يُكَذِّبُونَكَ

yukeƶƶibūneke

seni yalanlamıyorlar

Kesin olarak biliyoruz ki, onların söyledikleri seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar, seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlar.

EN'ÂM
6:34

كُذِّبَتْ

kuƶƶibet

yalanlanmıştı

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini (va’dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

EN'ÂM
6:34

كُذِّبُوا

kuƶƶibū

yalanlanmalarına

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini (va’dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

EN'ÂM
6:39

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lar)

Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

EN'ÂM
6:49

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lara)

Ayetlerimizi yalanlayanlara, fıska sapmalarından dolayı azap dokunacaktır.

EN'ÂM
6:57

وَكَذَّبْتُمْ

vekeƶƶebtum

siz ise yalanladınız

De ki "Ben, gerçekten Rabbimden kesin bir belge üzerindeyim, siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz (azap) yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah’ındır. O, doğru haberi verir ve O, ayırt edenlerin en hayırlısıdır."

EN'ÂM
6:66

وَكَذَّبَ

vekeƶƶebe

ve yalanladı

Senin kavmin, O (Kur’an) hak iken onu yalanladı. De ki "Ben, üzerinize bir vekil değilim."

EN'ÂM
6:93

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:144

كَذِبًا

keƶiben

bir yalan

Deveden iki, sığırdan da iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

EN'ÂM
6:147

كَذَّبُوكَ

keƶƶebūke

seni yalanladılarsa

Şayet seni yalanlayacak olurlarsa, de ki "Rabbiniz geniş rahmet sahibidir. O’nun şiddetli çarpması, suçlu-günahkarlar topluluğundan geri çevrilemez."

EN'ÂM
6:148

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayanlar

Şirk koşanlar diyecekler ki "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz."

EN'ÂM
6:150

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(ların)

De ki "Gerçekten Allah’ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar.

EN'ÂM
6:157

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayıp

Ya da "Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk" dememeniz (için) işte size Rabbinizden apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu ’engelleme ve çevirmelerinden’ dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz.

A'RAF
7:36

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır.

A'RAF
7:37

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Öyleyse, Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki "Allah’tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

A'RAF
7:37

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayan

Öyleyse, Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki "Allah’tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

A'RAF
7:40

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız.

A'RAF
7:64

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

O’nu yalanladılar

Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.

A'RAF
7:64

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayanları

Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.

A'RAF
7:66

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancılar-

Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki "Gerçekte biz seni ’aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."

A'RAF
7:72

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(ların)

Böylece onu ve onunla birlikte olanları Katımız’dan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamış olanların kökünü kuruttuk.

A'RAF
7:89

كَذِبًا

keƶiben

yalan

"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ’Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ’hüküm verenlerin’ en hayırlısısın."

A'RAF
7:92

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada ’hiç refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar.

A'RAF
7:92

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada ’hiç refah içinde yaşamamışlar’ gibi oldular Şuayb’ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar.

A'RAF
7:96

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik.

A'RAF
7:101

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladıklarından

İşte bu ülkeler, sana onların ’haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar.

A'RAF
7:136

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlamışlardı

Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan habersizmişler (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk.

A'RAF
7:146

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

A'RAF
7:147

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayanların

Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

A'RAF
7:176

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Eğer Biz dileseydik, onu bununla yükseltirdik. Ama o yere meyletti (veya yere saplandı), hevasına uydu. Onun durumu, üstüne varsan dilini sarkıtıp soluyan, kendi başına bıraksan dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalanlayan topluluğun durumu böyledir. Artık gerçek haberi onlara aktar. Ki düşünsünler.

A'RAF
7:177

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnızca kendi nefislerine zulmedenlerin örneği ne kötüdür.

A'RAF
7:182

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayanları

Ayetlerimizi yalanlayanları ise, onları bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahları yükletip azaba) yaklaştıracağız.

ENFAL
8:54

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlamışlardı

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi.

TEVBE
9:42

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalancı olduklarını

Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor.

TEVBE
9:43

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalan söyleyenler

Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?

TEVBE
9:77

يَكْذِبُونَ

yekƶibūne

yalan söylüyor(lar)

Böylece O da, Allah’a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.

TEVBE
9:90

كَذَبُوا

keƶebū

yalan söyleyen(ler)

Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah’a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan inkar edenlere pek acı bir azap isabet edecektir.

TEVBE
9:107

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalan söylediklerine

Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü’minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah’a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.

YUNUS
10:17

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden ve O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz O, suçlu-günahkarları kurtuluşa erdirmez.

YUNUS
10:17

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayandan

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden ve O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Şüphesiz O, suçlu-günahkarları kurtuluşa erdirmez.

YUNUS
10:39

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

YUNUS
10:39

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlamışlardı

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

YUNUS
10:41

كَذَّبُوكَ

keƶƶebūke

seni yalanlarlarsa

Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki "Benim yaptıklarım benim, sizin yaptıklarınız sizindir. Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım."

YUNUS
10:45

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lar)

Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları birarada toplayacağı gün, onlar birbirlerini tanımış olacaklar. Allah’a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. Onlar hidayete ermiş (kimseler) değildi.

YUNUS
10:60

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler.

YUNUS
10:69

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

De ki "Allah hakkında yalan uydurup iftira edenler, kurtuluşa ermezler."

YUNUS
10:73

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

yine de onu yalanladılar

Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.

YUNUS
10:73

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(ları)

Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.

YUNUS
10:74

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladıkları

Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.

YUNUS
10:95

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lar)

Ve Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan olma; yoksa hüsrana uğrayanlardan olursun.

HUD
11:18

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler "Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.

HUD
11:18

كَذَبُوا

keƶebū

yalan söyleyen(ler)

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler "Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.

HUD
11:27

كَاذِبِينَ

kāƶibīne

yalancılarsınız

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

HUD
11:65

مَكْذُوبٍ

mekƶūbin

yalanlanmayacak

Fakat onu öldürdüler. (Salih) Dedi ki "Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir."

HUD
11:93

كَاذِبٌ

kāƶibun

yalancı olduğunu

"Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azap gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."

YUSUF
12:18

كَذِبٍ

keƶibin

yalandan

Ve üzerine yalandan kan (sürülmüş) olan gömleğini getirdiler. "Hayır" dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı (Kendisi’nden) yardım istenecek olan Allah’tır."

YUSUF
12:26

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancılardandır

(Yusuf) Dedi ki "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir.

YUSUF
12:27

فَكَذَبَتْ

fekeƶebet

kadın yalancıdır

Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir."

YUSUF
12:74

كَاذِبِينَ

kāƶibīne

yalancı

"Öyleyse" dediler. "Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?"

YUSUF
12:110

كُذِبُوا

kuƶibū

yalanlandıklarını

Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.

HICR
15:80

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladılar

Andolsun, Hicr halkı da gönderilen(elçi)leri yalanlamışlardı.

NAHL
16:36

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayanların

Andolsun, Biz her ümmete "Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.

NAHL
16:39

كَاذِبِينَ

kāƶibīne

yalancılar

Hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaması ve inkar edenlerin kendilerinin yalancı olduklarını bilmesi için (diriltecektir).

NAHL
16:62

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Onlar, Allah’a, hoşlarına gitmeyen şeyleri uygun görürler, dilleri de yalan olarak en güzel olanın ’kendilerinin olduğunu’ düzmektedir. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehennemde) öncülerdir.

NAHL
16:86

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

tamamen yalancılarsınız

O şirk koşanlar, şirk koştuklarını gördükleri zaman "Rabbimiz, Seni bırakıp bizim taptığımız ortaklarımız bunlardır" diyecekler. (Onlar da bunlara) "Siz gerçekten yalan söyleyenlersiniz" diye sözü (geri çevirip) fırlatacaklar.

NAHL
16:105

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalanı

Yalanı, yalnızca Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır.

NAHL
16:105

الْكَاذِبُونَ

l-kāƶibūne

yalancılar

Yalanı, yalnızca Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır.

NAHL
16:113

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

onu yalanladılar

Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi.

NAHL
16:116

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

NAHL
16:116

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

NAHL
16:116

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

İSRA
17:59

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlamaları

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

KEHF
18:5

كَذِبًا

keƶiben

yalandan

Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.

KEHF
18:15

كَذِبًا

keƶiben

yalan

"Şunlar, bizim kavmimizdir; O’ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?"

TA-HA
20:48

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayan

"Gerçekten bize vahyolundu ki Doğrusu azap, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üstünedir."

TA-HA
20:56

فَكَذَّبَ

fekeƶƶebe

yine de yalanladı

Andolsun, Biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.

TA-HA
20:61

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Musa onlara dedi ki "Size yazıklar olsun, Allah’a karşı yalan düzüp uydurmayın, sonra bir azap ile kökünüzü kurutur. Yalan düzüp uyduran gerçekten yok olup gitmiştir."

ENBIYA
21:77

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ’ona yardım edip-öcünü aldık’. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk.

HAC
22:42

يُكَذِّبُوكَ

yukeƶƶibūke

seni yalanlıyorlarsa

Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.

HAC
22:42

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanlamıştı

Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.

HAC
22:44

وَكُذِّبَ

ve kuƶƶibe

ve yalanlanmıştı

Medyen halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, o inkar edenlere bir süre tanıdım, sonra onları yakalayıverdim. Nasılmış Benim (herşeyi alt üst edip kökten değiştiren) inkılabım (veya inkarım).

HAC
22:57

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar; artık onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

MÜ'MINUN
23:26

كَذَّبُونِ

keƶƶebūni

yalanlamaları

"Rabbim" dedi (Nuh). "Beni yalanlamalarına karşılık, bana yardım et."

MÜ'MINUN
23:33

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

Kendi kavminden, inkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir."

MÜ'MINUN
23:38

كَذِبًا

keƶiben

yalan

"O ise, yalnızca bir adam (insan)dır, Allah’a karşı yalan uydurmaktadır, bizler de ona inanacak değiliz."

MÜ'MINUN
23:39

كَذَّبُونِ

keƶƶebūni

beni yalanlamaları

(Peygamber) Dedi ki "Rabbim, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et."

MÜ'MINUN
23:44

كَذَّبُوهُ

keƶƶebūhu

onlar onu yalanladılar

Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.

MÜ'MINUN
23:48

فَكَذَّبُوهُمَا

fekeƶƶebūhumā

onları yalanladılar

Böylece onları yalanladılar ve yıkıma uğrayanlardan oldular.

MÜ'MINUN
23:90

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalancıdırlar

Hayır, Biz onlara hakkı getirdik, ancak onlar gerçekten yalancıdırlar.

MÜ'MINUN
23:105

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlardınız

Ayetlerim size okunuyorken, yalanlayanlar sizler değil miydiniz?

NUR
24:7

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalan söyleyenler-

Beşinci (yemini) ise, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah’ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir.

NUR
24:8

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalan söyleyenler-

Onun (kadının) da dört kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır.

NUR
24:13

الْكَاذِبُونَ

l-kāƶibūne

yalancılardır

Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir.

FURKAN
25:11

كَذَّبُوا

keƶƶebū

onlar yalanladılar

Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

FURKAN
25:11

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayan

Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

FURKAN
25:19

كَذَّبُوكُمْ

keƶƶebūkum

sizi yalanladılar

"İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye gücünüz yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap taddırırız."

FURKAN
25:36

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlıyorlar

Böylece onlara "Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin" dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.

FURKAN
25:37

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladıkları

Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık.

FURKAN
25:77

كَذَّبْتُمْ

keƶƶebtum

yalanladınız

De ki "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır."

ŞU'ARA
26:6

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Gerçekten yalanladılar; fakat, alay konusu yaptıkları şeyin haberi kendilerine pek yakında gelecektir.

ŞU'ARA
26:12

يُكَذِّبُونِ

yukeƶƶibūni

beni yalanlayacaklar

Dedi ki "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum."

ŞU'ARA
26:105

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:117

كَذَّبُونِ

keƶƶebūni

beni yalanladı

Dedi ki "Rabbim, şüphesiz kavmim beni yalanladı."

ŞU'ARA
26:123

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:139

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

onu yalanladılar

Böylelikle onu yalanladılar, Biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.

ŞU'ARA
26:141

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:160

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:176

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladı

Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:186

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

mutlaka yalancılar-

"Sen, yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan olduğunu sanıyoruz."

ŞU'ARA
26:189

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

fakat onu yalanladılar

Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.

ŞU'ARA
26:223

كَاذِبُونَ

kāƶibūne

yalan söylerler

Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.

NEML
27:27

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancılar-

(Süleyman) "Durup bekleyeceğiz, doğruyu mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?" dedi.

NEML
27:83

يُكَذِّبُ

yukeƶƶibu

yalanlayanlar-

Ve her ümmetten ayetlerimizi yalanlayan bir grubu toplayacağımız gün, artık onlar ’tutuklanıp (azap yerine) dağıtılırlar.’

NEML
27:84

أَكَذَّبْتُمْ

ekeƶƶebtum

yalanladınız mı?

Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki "Siz Benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"

KASAS
28:34

يُكَذِّبُونِ

yukeƶƶibūni

beni yalanlayacakla

"Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum."

KASAS
28:38

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancılar-

Firavun dedi ki "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum."

ANKEBUT
29:3

الْكَاذِبِينَ

l-kāƶibīne

yalancıları

Andolsun, onlardan öncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir.

ANKEBUT
29:12

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

tamamen yalancıdırlar

İnkar edenler, iman edenlere dedi ki "Siz bizim yolumuzu izleyin, hatalarınızı biz yüklenelim." Oysa kendileri, onların hatalarından hiçbir şeyi yüklenecek değildir. Gerçekten onlar, elbette yalancıdırlar.

ANKEBUT
29:18

تُكَذِّبُوا

tukeƶƶibū

yalanlarsanız

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

ANKEBUT
29:18

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlamışlardı

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

ANKEBUT
29:37

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

onu yalanladılar

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

ANKEBUT
29:68

كَذِبًا

keƶiben

yalanı

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?

ANKEBUT
29:68

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayandan

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?

RUM
30:10

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Sonra kötülük yapanların uğradıkları son, Allah’ın ayetlerini yalanlamaları ve alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kötü oldu.

RUM
30:16

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

Ancak inkar edip ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar ise; artık onlar da azap için hazır bulundurulurlar.

SECDE
32:20

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlamakta

Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.

SEBE
34:8

كَذِبًا

keƶiben

bir yalan

"Allah’a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir sapıklık içindedirler.

SEBE
34:42

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlamakta

Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."

SEBE
34:45

وَكَذَّبَ

ve keƶƶebe

yalanlanmışlardı

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

SEBE
34:45

فَكَذَّبُوا

fekeƶƶebū

fakat yalanladılar

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

FATIR
35:4

يُكَذِّبُوكَ

yukeƶƶibūke

seni yalanlıyorlarsa

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah’a döndürülür.

FATIR
35:4

كُذِّبَتْ

kuƶƶibet

yalanlanmıştır

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah’a döndürülür.

FATIR
35:25

يُكَذِّبُوكَ

yukeƶƶibūke

seni yalanlıyorlarsa

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

FATIR
35:25

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlamışlardı

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

YASIN
36:14

فَكَذَّبُوهُمَا

fekeƶƶebūhumā

onları yalanladılar

Hani onlara iki (elçi) göndermiştik, fakat ikisini yalanlamışlardı. Biz de (iki elçiyi) bir üçüncüyle güçlendirdik; böylece dediler ki "Şüphesiz biz, size, gönderilmiş elçileriz."

YASIN
36:15

تَكْذِبُونَ

tekƶibūne

yalan söylüyorsunuz

Dediler ki "Siz, bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsiniz, Rahman (olan Allah) da herhangi bir şey indirmiş değildir. Siz, yalnızca yalan söylüyorsunuz."

SAFFAT
37:21

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlıyor

"Bu, sizin yalanladığınız (mü’mini kafirden, haklıyı haksızdan) ayırma günüdür."

SAFFAT
37:127

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

onu yalanladılar

Fakat onu yalanladılar; bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.

SAFFAT
37:152

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

elbette yalancıdırlar

"Allah doğurdu." Onlar, hiç şüphesiz, muhakkak yalan söyleyenlerdir.

SAD
38:4

كَذَّابٌ

keƶƶābun

yalancı

İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kafirler dedi ki "Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür."

SAD
38:12

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanlamıştı

Onlardan önce Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.

SAD
38:14

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladılar

Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azapla-sonuçlandırmam (onlara) hak oldu.

ZÜMER
39:3

كَاذِبٌ

kāƶibun

yalancı

Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinenler (şöyle derler) "Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.

ZÜMER
39:25

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladılar

Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azap onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip-çattı.

ZÜMER
39:32

كَذَبَ

keƶebe

yalan uydurandan

Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

ZÜMER
39:32

وَكَذَّبَ

ve keƶƶebe

ve yalanlayandan

Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğruyu (Kur’an’ı) yalanlayandan daha zalim kimdir? Kafirler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

ZÜMER
39:59

فَكَذَّبْتَ

fekeƶƶebte

fakat sen yalanladın

"Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun."

ZÜMER
39:60

كَذَبُوا

keƶebū

yalan uyduranların

Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

MÜ'MIN
40:5

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, ’batıla-dayanarak’ mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

MÜ'MIN
40:24

كَذَّابٌ

keƶƶābun

yalancı

Firavun’a, Haman’a ve Karun’a. Ama onlar (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür" dediler.

MÜ'MIN
40:28

كَاذِبًا

kāƶiben

bir yalancı

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki "Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez."

MÜ'MIN
40:28

كَذِبُهُ

keƶibuhu

yalanı

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki "Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez."

MÜ'MIN
40:28

كَذَّابٌ

keƶƶābun

yalancı

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki "Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez."

MÜ'MIN
40:37

كَاذِبًا

kāƶiben

yalancıdır

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.

MÜ'MIN
40:70

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan(lar)

Ki onlar, Kitab’ı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir.

ŞURA
42:24

كَذِبًا

keƶiben

yalan

Yoksa onlar "Allah’a karşı yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.

ZUHRUF
43:25

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayanların

Böylece onlardan intikam aldık. Öyleyse, bir bak; yalan sayanların sonu nasıl oldu?

KAF
50:5

كَذَّبُوا

keƶƶebū

onlar yalanladılar

Hayır, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar, derin bir sarsıntı içinde bulunuyorlar.

KAF
50:12

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanlamıştı

Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.

KAF
50:14

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlayıp

Eyke halkı ve Tubba’ kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.

TUR
52:11

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

İşte o gün, yalanlayanların vay haline,

TUR
52:14

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlamış

(Onlara şöyle denir) "İşte sizin yalanladığınız ateş budur."

NECM
53:11

كَذَبَ

keƶebe

yanılmadı

Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.

KAMER
54:3

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanladılar

Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş ’sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.’

KAMER
54:9

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanlamıştı

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O ’baskı altına alınıp engellenmişti.’

KAMER
54:9

فَكَذَّبُوا

fe keƶƶebū

yalanladılar

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O ’baskı altına alınıp engellenmişti.’

KAMER
54:18

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

KAMER
54:23

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalandı

Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.

KAMER
54:25

كَذَّابٌ

keƶƶābun

yalancıdır

"Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır."

KAMER
54:26

الْكَذَّابُ

l-keƶƶābu

yalancı

Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip-öğreneceklerdir.

KAMER
54:33

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Lut kavmi de uyarıları yalanladı.

KAMER
54:42

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanladılar

Onlar Bizim ayetlerimizin tümünü yalanladılar. Biz de onları üstün ve güçlü, kudretli olanın yakalayışıyla yakalayıverdik.

RAHMAN
55:13

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:16

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:18

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:21

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:23

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:25

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:28

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:30

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:32

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:34

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:36

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:38

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:40

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:42

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:43

يُكَذِّبُ

yukeƶƶibu

yalanladığı

İşte bu, suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir.

RAHMAN
55:45

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:47

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:49

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:51

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:53

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:55

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:57

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:59

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:61

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:63

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:65

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:67

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:69

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:71

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:73

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:75

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

RAHMAN
55:77

تُكَذِّبَانِ

tukeƶƶibāni

yalanlıyorsunuz

Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

VAKI'A
56:2

كَاذِبَةٌ

kāƶibetun

yalanlayacak

Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur.

VAKI'A
56:51

الْمُكَذِّبُونَ

l-mukeƶƶibūne

yalanlayıcılar

Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar,

VAKI'A
56:82

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlamanızdan (ibaret)

Ve rızkınızı (Kur’an’dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?

VAKI'A
56:92

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayıcılar-

Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise,

HADID
57:19

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.

MÜCADELE
58:14

الْكَذِبِ

l-keƶibi

yalan

Allah’ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.

MÜCADELE
58:18

الْكَاذِبُونَ

l-kāƶibūne

yalancılardır

Onların tümünü Allah’ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

HAŞR
59:11

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalancı olduklarına

Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.

SAF
61:7

الْكَذِبَ

l-keƶibe

yalan

İslam’a çağrıldığı halde, Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

CUM'A
62:5

كَذَّبُوا

keƶƶebū

yalanlayan

Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

MUNAFIKUN
63:1

لَكَاذِبُونَ

lekāƶibūne

yalancılıklarına

Münafıklar sana geldikleri zaman "Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder.

TEĞABUN
64:10

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlayanlar

İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar da içinde sürekli kalıcılar olmak üzere, ateşin halkıdırlar. Ne kötü bir dönüş yeridir O.

MÜLK
67:9

فَكَذَّبْنَا

fekeƶƶebnā

ama biz yalanladık

Onlar "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve "Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik."

MÜLK
67:18

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladılar

Andolsun, kendilerinden öncekiler de yalanladı. Fakat Beni inkar (etmelerine karşılık verdiğim azap) nasılmış?

KALEM
68:8

الْمُكَذِّبِينَ

l-mukeƶƶibīne

yalanlayanlara

Şu halde yalanlayanlara itaat etme.

KALEM
68:44

يُكَذِّبُ

yukeƶƶibu

yalanlayan

Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.

HAKKA
69:4

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladılar

Semud ve Ad (toplumları), karia’yı yalan saydılar.

HAKKA
69:49

مُكَذِّبِينَ

mukeƶƶibīne

yalanlayıcıları

Elbette Biz, içinizde yalanlayanların bulunduğunu biliyoruz.

CIN
72:5

كَذِبًا

keƶiben

yalan

"Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

MÜZZEMMIL
73:11

وَالْمُكَذِّبِينَ

velmukeƶƶibīne

ve yalanlayıcıları

Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

MÜDDESIR
74:46

نُكَذِّبُ

nukeƶƶibu

yalanlardık

"Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk."

KIYAMET
75:32

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanladı

Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.

MÜRSELAT
77:15

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:19

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:24

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:28

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:29

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlamış

Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin.

MÜRSELAT
77:34

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:37

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:40

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:45

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:47

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MÜRSELAT
77:49

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

NEBE
78:28

وَكَذَّبُوا

ve keƶƶebū

ve yalanlamışlardı

Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

NEBE
78:28

كِذَّابًا

kiƶƶāben

tekzib ile

Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

NEBE
78:35

كِذَّابًا

kiƶƶāben

yalan

İçinde, ne ’boş ve saçma bir söz’ işitirler, ne bir yalan.

NAZI'AT
79:21

فَكَذَّبَ

fekeƶƶebe

fakat o yalanladı

Fakat o, yalanladı ve isyan etti.

İNFITAR
82:9

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

siz yalanlıyorsunuz

Asla, hayır; siz dini yalanlıyorsunuz;

MUTAFFIFIN
83:10

لِلْمُكَذِّبِينَ

lilmukeƶƶibīne

yalanlayanların

O gün, yalanlayanların vay haline.

MUTAFFIFIN
83:11

يُكَذِّبُونَ

yukeƶƶibūne

yalanlamaktadırlar

Ki onlar, din gününü yalanlıyorlar.

MUTAFFIFIN
83:12

يُكَذِّبُ

yukeƶƶibu

yalanlamaz

Oysa onu, ’sınır tanımaz, saldırgan’, günahkar olandan başkası yalanlamaz.

MUTAFFIFIN
83:17

تُكَذِّبُونَ

tukeƶƶibūne

yalanlıyor(lar)

Sonra onlara "İşte sizin yalanladığınız (şey) budur" denir.

İNŞIKAK
84:22

يُكَذِّبُونَ

yukeƶƶibūne

yalanlıyorlar

Tersine, o nankörler, yalanlıyorlar.

BÜRUC
85:19

تَكْذِيبٍ

tekƶībin

bir yalanlama

Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.

ŞEMS
91:11

كَذَّبَتْ

keƶƶebet

yalanladı

Semud (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;

ŞEMS
91:14

فَكَذَّبُوهُ

fekeƶƶebūhu

onu yalanladılar

Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla ’onları yerle bir etti, kırıp geçirdi’; orasını da dümdüz etti.

LEYL
92:9

وَكَذَّبَ

ve keƶƶebe

ve yalanlarsa

Ve en güzel olanı yalan sayarsa,

LEYL
92:16

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlandı

Ki o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.

TIN
95:7

يُكَذِّبُكَ

yukeƶƶibuke

sana yalanlatan

Öyleyse bundan sonra, hangi şey sana dini yalanlatabilir?

ÂLAK
96:13

كَذَّبَ

keƶƶebe

yalanlarsa?

Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise.

ÂLAK
96:16

كَاذِبَةٍ

kāƶibetin

yalancı

O yalancı, günahkar olan alnından.

MA'UN
107:1

يُكَذِّبُ

yukeƶƶibu

yalanlayan

Dini yalanlayanı gördün mü?