ر ا ي kökü Kur'an'da 328 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:7

رَاهُ

rāhu

kendini gördüğü

Kendini müstağni gördüğünden.

ÂLAK
96:9

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

Engellemekte olanı gördün mü?

ÂLAK
96:11

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise,

ÂLAK
96:13

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise.

ÂLAK
96:14

يَرَىٰ

yerā

gördüğünü

O, Allah’ın gördüğünü bilmiyor mu?

KALEM
68:26

رَأَوْهَا

raevhā

bahçeyi görünce

Ama onu görünce "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler.

TEKVIR
81:23

رَاهُ

rāhu

onu görmüştür

Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.

FECR
89:6

تَرَ

tera

görmedin mi?

Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi?

TEKASÜR
102:6

لَتَرَوُنَّ

leteravunne

mutlaka görürdünüz

Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz.

TEKASÜR
102:7

لَتَرَوُنَّهَا

leteravunnehā

onu göreceksiniz

Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne’l Yakîn) görmüş olacaksınız.

MA'UN
107:1

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

Dini yalanlayanı gördün mü?

MA'UN
107:6

يُرَاءُونَ

yurā'ūne

gösteriş yaparlar

Onlar gösteriş yapmaktadırlar

FIL
105:1

تَرَ

tera

görmedin mi?

Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi?

NECM
53:11

رَأَىٰ

raā

gördüğünde

Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.

NECM
53:12

يَرَىٰ

yerā

onun gördüğü

Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız?

NECM
53:13

رَاهُ

rāhu

onu görmüştü

Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.

NECM
53:18

رَأَىٰ

raā

gördü

Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.

NECM
53:19

أَفَرَأَيْتُمُ

eferaeytumu

gördünüz mü?

Gördünüz mü-haber verin; Lat ve Uzza’yı.

NECM
53:33

أَفَرَأَيْتَ

eferaeyte

gördün mü?

Şimdi, o yüz çevireni gördün mü?

NECM
53:35

يَرَىٰ

yerā

görüyor

Gaybın ilmi onun yanında da o mu görüyor?

NECM
53:40

يُرَىٰ

yurā

görülecektir

Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir.

BELED
90:7

يَرَهُ

yerahu

kendisini görmediğini-

Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?

KAMER
54:2

يَرَوْا

yerav

görecek olsalar

Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve "(Bu,) Süregelen bir büyüdür" derler.

SAD
38:62

نَرَىٰ

nerā

görmüyoruz

Ve derler ki "Bize ne oluyor ki, kendilerini şerir (kötü)lerden saydığımız adamları göremiyoruz."

A'RAF
7:27

لِيُرِيَهُمَا

liyuriyehumā

onlara göstermek için

Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

A'RAF
7:27

يَرَاكُمْ

yerākum

sizi görürler

Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

A'RAF
7:27

تَرَوْنَهُمْ

teravnehum

sizin onları göremeyeceğiniz

Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın. Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir. Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.

A'RAF
7:60

لَنَرَاكَ

lenerāke

seni görüyoruz

Kavminin önde gelenleri "Gerçekte biz seni açıkça bir ’şaşırmışlık ve sapmışlık’ içinde görüyoruz" dediler.

A'RAF
7:66

لَنَرَاكَ

lenerāke

seni görüyoruz

Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki "Gerçekte biz seni ’aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."

A'RAF
7:143

أَرِنِي

erinī

bana görün

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

A'RAF
7:143

تَرَانِي

terānī

sen beni göremezsin

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

A'RAF
7:143

تَرَانِي

terānī

sen de beni göreceksin

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

A'RAF
7:145

سَأُرِيكُمْ

seurīkum

size göstereceğim

Biz ona Levhalarda herşeyden bir öğüt ve herşeyin yeterli bir açıklamasını yazdık. (Ve) "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve kavmine de emret ki en güzeliyle sarılsınlar. Size fasıkların yurdunu pek yakında göstereceğim" (dedik).

A'RAF
7:146

يَرَوْا

yerav

onlar görseler

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

A'RAF
7:146

يَرَوْا

yerav

görseler

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

A'RAF
7:146

يَرَوْا

yerav

görseler

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

A'RAF
7:148

يَرَوْا

yerav

görmediler mi ki

(Tura gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi süs eşyalarından böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini) görmediler mi? Onu (tanrı) edindiler de, zulmedenler oldular.

A'RAF
7:149

وَرَأَوْا

ve raev

ve gör(üp anla)dılar

Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) elleri arasına düşürüldü ve kendilerinin gerçekten şaşırıp-saptıklarını görünce "Eğer Rabbimiz bize merhamet etmez ve bizi bağışlamazsa kesin olarak hüsrana uğrayanlardan olacağız" dediler.

A'RAF
7:198

وَتَرَاهُمْ

ve terāhum

ve görürsün

Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile.

CIN
72:24

رَأَوْا

raev

gördükleri

Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır."

YASIN
36:31

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Görmüyorlar mı, kendilerinden önce nice nesilleri helak ettik? Onlar, bir daha kendilerine dönmemektedirler.

YASIN
36:71

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Ellerimizin yaptıklarından kendileri için nice hayvanları yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece bunlara malik oluyorlar.

YASIN
36:77

يَرَ

yera

görmedi mi?

İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir.

FURKAN
25:12

رَأَتْهُمْ

raethum

onları görünce

(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.

FURKAN
25:21

نَرَىٰ

nerā

görmeliydik

Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki "Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimiz’i görmemiz gerekmez miydi?" Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.

FURKAN
25:22

يَرَوْنَ

yeravne

gördükleri

Melekleri görecekleri gün, suçlu-günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak."

FURKAN
25:40

يَرَوْنَهَا

yeravnehā

onu görmüyorlar-

Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.

FURKAN
25:41

رَأَوْكَ

raevke

seni gördükleri

Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler "Allah’ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?"

FURKAN
25:42

يَرَوْنَ

yeravne

gördükleri

"Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı." Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.

FURKAN
25:43

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?

FURKAN
25:45

تَرَ

tera

görmedin mi?

Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra Biz Güneş’i ona bir delil kılmışızdır.

FATIR
35:8

فَرَاهُ

ferāhu

ve onu gören

Kötü olarak işledikleri kendisine çekici-süslü kılınıp da onu güzel gören mi (Allah Katında kabul görecek)? Artık şüphesiz Allah, dilediğini saptırır, dilediğini hidayete eriştirir. Öyleyse, onlara karşı nefsin hasretlere kapılıp gitmesin. Gerçekten Allah, yaptıklarını bilendir.

FATIR
35:12

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O’nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün.

FATIR
35:27

تَرَ

tera

görmedin mi

Allah’ın gökyüzünden su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık).

FATIR
35:40

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

siz gördünüz mü?

De ki "Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.

FATIR
35:40

أَرُونِي

erūnī

bana gösterin

De ki "Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.

MERYEM
19:26

تَرَيِنَّ

terayinne

görürsen

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki "Ben Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

MERYEM
19:74

وَرِئْيًا

ve ri’yen

ve gösterişce

Onlardan önce nice insan- nesillerini yıkıma uğrattık, onlar mal (giyim, kuşam ve tefriş) bakımından da, gösteriş bakımından da daha güzeldiler.

MERYEM
19:75

رَأَوْا

raev

gördükleri

De ki "Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va’dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.

MERYEM
19:77

أَفَرَأَيْتَ

eferaeyte

gördün mü?

Ayetlerimizi inkar edip, bana "Elbette mal ve çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?

MERYEM
19:83

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.

TA-HA
20:10

رَأَىٰ

raā

görmüştü

Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum."

TA-HA
20:23

لِنُرِيَكَ

linuriyeke

sana göstermek için

"Öyle ki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım."

TA-HA
20:46

وَأَرَىٰ

ve erā

ve görürüm

Dedi ki "Korkmayın, çünkü Ben sizinle birlikteyim; işitiyorum ve görüyorum."

TA-HA
20:56

أَرَيْنَاهُ

eraynāhu

biz ona gösterdik

Andolsun, Biz ona ayetlerimizin tümünü gösterdik; fakat o, yalanladı ve ayak diretti.

TA-HA
20:89

يَرَوْنَ

yeravne

onlar görmüyorlar mı?

Onun kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü olmadığını görmüyorlar mı?

TA-HA
20:92

رَأَيْتَهُمْ

raeytehum

gördüğünde onların

(Musa da gelince) "Ey Harun" demişti. "Onların saptıklarını gördüğün zaman seni (Onlara müdahale etmekten) alıkoyan neydi?"

TA-HA
20:107

تَرَىٰ

terā

görmeyeceksin

"Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek."

VAKI'A
56:58

أَفَرَأَيْتُمْ

eferaeytum

gördünüz mü?

Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü?

VAKI'A
56:63

أَفَرَأَيْتُمْ

eferaeytum

gördünüz mü?

Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?

VAKI'A
56:68

أَفَرَأَيْتُمُ

eferaeytumu

baktınız mı?

Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?

VAKI'A
56:71

أَفَرَأَيْتُمُ

eferaeytumu

gördünüz mü?

Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?

ŞU'ARA
26:7

يَرَوْا

yerav

bakmadılar mı?

Yeryüzünde bir bakmadılar mı ki, Biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.

ŞU'ARA
26:61

تَرَاءَى

terā'ā

birbirini görünce

İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa’nın adamları "Gerçekten yakalandık" dediler.

ŞU'ARA
26:75

أَفَرَأَيْتُمْ

eferaeytum

gördünüz mü?

(İbrahim) Dedi ki "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?"

ŞU'ARA
26:201

يَرَوُا

yeravu

görünceye

Onlar, o pek acı azabı görünceye kadar ona inanmazlar.

ŞU'ARA
26:205

أَفَرَأَيْتَ

eferaeyte

gödün mü?

Gördün mü; Biz onları yıllarca yararlandırsak,

ŞU'ARA
26:218

يَرَاكَ

yerāke

seni görür

O, kıyam ettiğin zaman seni görüyor.

ŞU'ARA
26:225

تَرَ

tera

görmez misin?

Görmedin mi; onlar, her bir vadide vehmedip duruyorlar,

NEML
27:10

رَاهَا

rāhā

görünce

"Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz."

NEML
27:20

أَرَى

erā

göremiyorum

Kuşları denetledikten sonra dedi ki "Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?"

NEML
27:40

رَاهُ

rāhu

onu görünce

Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki "Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

NEML
27:44

رَأَتْهُ

raethu

(köşkü) görünce

Ona "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum."

NEML
27:86

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Görmediler mi, Biz geceyi onda sükun bulmaları için, gündüzü de aydınlık(la görsünler) diye yarattık. Şüphesiz, iman eden bir kavim için bunda ayetler vardır.

NEML
27:88

وَتَرَى

ve terā

görürsün

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi ’sapasağlam ve yerli yerinde yapan’ Allah’ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır.

NEML
27:93

سَيُرِيكُمْ

seyurīkum

O size gösterecek

Ve de ki "Allah’a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız." Senin Rabbin, yaptıklarınızdan gafil değildir.

KASAS
28:6

وَنُرِيَ

ve nuriye

ve göstermeyi

Ve (istiyoruz ki) onları yeryüzünde ’iktidar sahipleri olarak yerleşik kılalım’, Firavun’a, Haman’a ve askerlerine, onlardan sakındıkları şeyi gösterelim.

KASAS
28:31

رَاهَا

rāhā

gördüğün

"Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin."

KASAS
28:64

وَرَأَوُا

ve raevu

ve karşılarında görürler

Denir ki "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.

KASAS
28:71

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

gördünüz mü?

De ki "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah’ın dışında size aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?"

KASAS
28:72

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

baksanıza

De ki "Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa Allah’ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek İlah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?

İSRA
17:1

لِنُرِيَهُ

linuriyehu

kendisine göstermemiz için

Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.

İSRA
17:60

الرُّؤْيَا

r-ru'yā

rü’yayı

Hani Biz sana "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kur’an’da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.

İSRA
17:60

أَرَيْنَاكَ

eraynāke

sana gösterdiğimiz

Hani Biz sana "Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı insanları denemek için yaptık, Kur’an’da lanetlenmiş ağacı da. Biz onları korkutuyoruz. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey arttırmıyor.

İSRA
17:62

أَرَأَيْتَكَ

eraeyteke

gördün mü?

Demişti ki "Şu bana karşı yücelttiğine bir bak; andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek az dışında- kuşkusuz kendime bağlı kılacağım.

İSRA
17:99

يَرَوْا

yerav

görmediler mi ki?

Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler.

YUNUS
10:46

نُرِيَنَّكَ

nuriyenneke

sana göstersek

Onlara vaadettiğimiz (azabın) bir kısmını sana gösteririz veya senin hayatına son veririz (de görmen ahirete kalır.) Onların dönüşleri Bizedir, sonra Allah işlediklerine şahiddir.

YUNUS
10:50

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

söyleyin bakalım

De ki "Düşündünüz mü hiç, eğer O’nun azabı size gece veya gündüz geliverirse, suçlu-günahkarlar, bunu ne diye erkene almak istiyorlar?"

YUNUS
10:54

رَأَوُا

raevu

gördükleri

Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi. Onlar azabı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa onlar haksızlığa uğratılmadan aralarında adaletle hükmedilmiştir.

YUNUS
10:59

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

görmüyor musunuz?

De ki "Allah’ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz?" De ki "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz?"

YUNUS
10:88

يَرَوُا

yeravu

görünceye

Musa dedi ki "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun’a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik (güç, ihtişam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için (mi?) Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalplerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler."

YUNUS
10:97

يَرَوُا

yeravu

görünceye

Onlara her ayet getirilse bile. Acı azabı görünceye kadar.

HUD
11:27

نَرَاكَ

nerāke

biz seni görmüyoruz

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

HUD
11:27

نَرَاكَ

nerāke

görmüyoruz

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

HUD
11:27

الرَّأْيِ

r-ra’yi

(sığ) görüşlü

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

HUD
11:27

نَرَىٰ

nerā

görmüyoruz

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

HUD
11:28

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

Ne dersiniz?

Dedi ki "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana Kendi Katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"

HUD
11:29

أَرَاكُمْ

erākum

sizi görüyorum

"Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum.

HUD
11:63

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

Ne dersiniz?

Dedi ki "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana Tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O’na isyan edecek olursam Allah’a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiçbir yarar) sağlamayacaksınız."

HUD
11:70

رَأَىٰ

raā

görünce

Ellerinin ona uzanmadığını görünce (İbrahim durumdan) hoşlanmadı ve içine bir tür korku düştü. Dediler ki "Korkma. Biz Lut kavmine gönderildik."

HUD
11:84

أَرَاكُمْ

erākum

sizi görüyorum

Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir ’bolluk ve refah (hayır)’ içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum."

HUD
11:88

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

söyleyin bakalım

Dedi ki "Ey kavmim görüşünüz nedir söyler misiniz? Ya ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve O da beni Kendisi’nden güzel bir rızık ile rızıklandırmışsa? Ben, size yasakladığım şeylere (kendim sahiplenmek suretiyle) size aykırı düşmek istemiyorum. Benim istediğim, gücüm oranında yalnızca ıslah etmektir. Benim başarım ancak Allah iledir; O’na tevekkül ettim ve O’na içten yönelip-dönerim."

HUD
11:91

لَنَرَاكَ

lenerāke

seni görüyoruz

"Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu biz ’kavrayıp anlamıyoruz’. Doğrusu biz seni içimizde zayıf biri görüyoruz. Eğer yakın-çevren olmasaydı, gerçekten seni taşa tutar-öldürürdük. Sen bize karşı güçlü ve üstün değilsin."

YUSUF
12:4

رَأَيْتُ

raeytu

(rü’yada) gördüm

Hani Yusuf babasına "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti.

YUSUF
12:4

رَأَيْتُهُمْ

raeytuhum

gördüm ki onlar

Hani Yusuf babasına "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş’i ve Ay’ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti.

YUSUF
12:5

رُؤْيَاكَ

ru'yāke

rü’yanı

(Babası) Demişti ki "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır."

YUSUF
12:24

رَأَىٰ

raā

görmeseydi

Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

YUSUF
12:28

رَأَىٰ

raā

gördüler

Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası) "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi.

YUSUF
12:30

لَنَرَاهَا

lenerāhā

onu görüyoruz

Şehirde (birtakım) kadınlar "Aziz (Vezir)’in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.

YUSUF
12:31

رَأَيْنَهُ

raeynehu

O’nu görünce

(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve "Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

YUSUF
12:35

رَأَوُا

raevu

gördükten

Sonra onlarda (Yusuf’un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.

YUSUF
12:36

أَرَانِي

erānī

(düşümde) görüyorum

Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."

YUSUF
12:36

أَرَانِي

erānī

görüyorum ki

Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."

YUSUF
12:36

نَرَاكَ

nerāke

seni görüyoruz

Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."

YUSUF
12:43

أَرَىٰ

erā

(düşümde) görüyorum

Hükümdar "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi.

YUSUF
12:43

رُؤْيَايَ

ru'yāye

bu rü’yamı

Hükümdar "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi.

YUSUF
12:43

لِلرُّؤْيَا

lirru'yā

rü’ya

Hükümdar "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüverin" dedi.

YUSUF
12:59

تَرَوْنَ

teravne

görmüyor musunuz?

Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki "Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım."

YUSUF
12:78

نَرَاكَ

nerāke

seni görüyoruz

Dediler ki "Ey Vezir, gerçek şu ki, bunun yaşlı (ve) büyük bir babası var; onun yerine bizden birisini alıkoy. Doğrusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz."

YUSUF
12:100

رُؤْيَايَ

ru'yāye

rü’yanın

Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur."

EN'ÂM
6:6

يَرَوْا

yerav

görmediler mi

Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.

EN'ÂM
6:25

يَرَوْا

yerav

görseler de

Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi ’apaçık-belgeyi’ görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler.

EN'ÂM
6:27

تَرَىٰ

terā

bir görsen

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz’in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık."

EN'ÂM
6:30

تَرَىٰ

terā

(onları) bir görsen

Rablerinin karşısında durdurulduklarında onları bir görsen (Allah) "Bu, gerçek değil mi?" dedi. Onlar "Evet, Rabbimiz hakkı için" dediler. (Allah) "Öyleyse inkar edegeldikleriniz nedeniyle azabı tadın" dedi.

EN'ÂM
6:40

أَرَأَيْتَكُمْ

eraeytekum

gördünüz mü?

De ki "Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah’ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip çatarsa, Allah’tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz (çağırın bakalım.)"

EN'ÂM
6:46

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

söyleyin bana

De ki "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah’tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, Biz nasıl ayetleri ’çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da’ sonra onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar?

EN'ÂM
6:47

أَرَأَيْتَكُمْ

eraeytekum

söyleyin bana

De ki "Düşündünüz mü hiç; size Allah’ın azabı apansız ya da açıktan geliverirse, zulme sapan kavimden başkası mı yıkıma uğrayacak?"

EN'ÂM
6:68

رَأَيْتَ

raeyte

gördüğün

Ayetlerimiz konusunda ’alaylı tartışmalara dalanlar’ -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma.

EN'ÂM
6:74

أَرَاكَ

erāke

seni görüyorum

Hani İbrahim, babası Azer’e (şöyle) demişti "Sen putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu, ben seni ve kavmini apaçık bir sapıklık içinde görüyorum."

EN'ÂM
6:75

نُرِي

nurī

biz gösteriyorduk

Böylece İbrahim’e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.

EN'ÂM
6:76

رَأَىٰ

raā

(İbrahim) gördü

Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki "Bu benim Rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demişti.

EN'ÂM
6:77

رَأَى

raā

gördüğünde

Ardından Ay’ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce "Bu benim Rabbim" demiş, fakat o da kayboluverince "Andolsun" demişti, "Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum."

EN'ÂM
6:78

رَأَى

raā

görünce

Sonra Güneş’i (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce "İşte bu benim Rabbim, bu en büyük" demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki "Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."

EN'ÂM
6:93

تَرَىٰ

terā

bir görsen

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:94

نَرَىٰ

nerā

ve görmüyoruz

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) ’teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)’ Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.

SAFFAT
37:14

رَأَوْا

raev

görseler

Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip eğleniyorlar.

SAFFAT
37:55

فَرَاهُ

fe rāhu

onu gördü

Derken, bakıverdi, onu ’çılgınca yanan ateşin’ tam ortasında gördü.

SAFFAT
37:102

أَرَىٰ

erā

görüyorum

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona) "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın."

SAFFAT
37:102

تَرَىٰ

terā

görüyorsun (dersin)

Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona) "Oğlum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun." (Oğlu İsmail) Dedi ki "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaAllah, beni sabredenlerden bulacaksın."

SAFFAT
37:105

الرُّؤْيَا

r-ru'yā

rüyayı

"Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz."

LOKMAN
31:10

تَرَوْنَهَا

teravnehā

görebildiğiniz

O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.

LOKMAN
31:11

فَأَرُونِي

feerūnī

gösterin bana

Bu, Allah’ın yaratmasıdır. Şu halde, O’nun dışında olanların yarattıklarını Bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler.

LOKMAN
31:20

تَرَوْا

terav

görmediniz mi?

Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.

LOKMAN
31:29

تَرَ

tera

görmedin mi

Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. Güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri, adı konulmuş bir süreye kadar akıp gider. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

LOKMAN
31:31

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır.

LOKMAN
31:31

لِيُرِيَكُمْ

liyuriyekum

size göstersin diye

Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır.

SEBE
34:6

وَيَرَى

ve yerā

ve görürler

Kendilerine ilim verilenler ise, Rabbinden sana indirilenin hakkın ta kendisi olduğunu ve üstün, güçlü, övülmeye layık olan (Allah)ın yoluna yöneltip- ilettiğini görüyorlar.

SEBE
34:9

يَرَوْا

yerav

görmüyorlar mı?

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek, onları yerin-dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ’gönülden (Allah’a) yönelen’ her kul için bir ayet vardır.

SEBE
34:27

أَرُونِيَ

erūniye

bana gösterin

De ki "O’na (kulluk etmede) eklemekte olduğunuz ortakları bana gösterin. Asla (onlar ona gerçek ortak olamazlar); hayır, O, güçlü ve üstün olan, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’tır."

SEBE
34:31

تَرَىٰ

terā

sen bir görsen

İnkar edenler dedi ki "Biz kesin olarak, ne bu Kur’an’a inanırız, ne ondan önceki (indirile)ne." Sen o zulmedenleri, Rableri huzurunda tutuklanmış olarak görsen; sözü (suçlamaları) birbirlerine karşı evirip-çevirir (birbirlerine yöneltirler). Za’fa uğratılan (müstaz’af)lar, büyüklük taslayanlara derler ki "Eğer sizler olmasaydınız, gerçekten bizler mü’min (kimse)ler olurduk."

SEBE
34:33

رَأَوُا

raevu

gördüklerinde

Za’fa uğratılanlar da büyüklük taslayanlara "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah’ı inkar etmemizi ve O’na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; Biz de inkar edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

SEBE
34:51

تَرَىٰ

terā

bir görsen

Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

ZÜMER
39:21

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.

ZÜMER
39:21

فَتَرَاهُ

fe terāhu

ve onu görürsün

Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.

ZÜMER
39:38

أَفَرَأَيْتُمْ

eferaeytum

o halde gördünüz mü?

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki "Gördünüz mü-haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O’nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O’na tevekkül etsinler."

ZÜMER
39:58

تَرَى

terā

gördüğü

Ya da azabı gördüğü zaman "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının).

ZÜMER
39:60

تَرَى

terā

görürsün

Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

ZÜMER
39:75

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve "Alemlerin Rabbine hamd olsun" denilmiştir.

MÜ'MIN
40:13

يُرِيكُمْ

yurīkum

size gösteriyor

O, size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.

MÜ'MIN
40:29

أُرِيكُمْ

urīkum

ben size göstermiyorum

"Ey Kavmim, bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibi kimselersiniz. Fakat bize Allah’tan dayanılmaz bir azap gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki "Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum."

MÜ'MIN
40:29

أَرَىٰ

erā

gördüğüm

"Ey Kavmim, bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibi kimselersiniz. Fakat bize Allah’tan dayanılmaz bir azap gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki "Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum."

MÜ'MIN
40:69

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah’ın ayetleri hakkında mücadele edenleri görmüyor musun; nasıl da döndürülüyorlar?

MÜ'MIN
40:77

نُرِيَنَّكَ

nuriyenneke

sana gösteririz

Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah’ın va’di haktır. Sonunda ya onlara va’dettiğimiz (azab)in bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar Bize döndürülecekler.

MÜ'MIN
40:81

وَيُرِيكُمْ

ve yurīkum

size gösteriyor

Size Kendi ayetlerini gösteriyor; artık Allah’ın ayetlerinden hangisini inkar ediyorsunuz?

MÜ'MIN
40:84

رَأَوْا

raev

gördüler

Bizim dayanılmaz-azabımızı gördükleri zaman, dediler ki "Bir olan Allah’a iman ettik ve O’na şirk koştuğumuz şeyleri de inkar ettik."

MÜ'MIN
40:85

رَأَوْا

raev

gördükleri

Ama Bizim dayanılmaz-azabımızı gördükleri zaman, imanları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. (Bu,) Allah’ın kulları arasında sürüp-giden sünnetidir. İşte kafirler burada hüsrana uğramışlardır.

FUSSILET
41:15

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki "Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?" Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı.

FUSSILET
41:29

أَرِنَا

erinā

bize göster

İnkar edenler dediler ki "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar."

FUSSILET
41:39

تَرَى

terā

görürsün

O’nun ayetlerinden biri de, senin gerçekten yeryüzünü huşu içinde (solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru) görmendir. Ama Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, deprenir ve kabarır. Şüphesiz onu dirilten, ölüleri de elbette dirilticidir. Çünkü O, herşeye güç yetirendir.

FUSSILET
41:52

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

gördünüz mü ki

De ki "Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kur’an) Allah Katından ise, sonra siz onu inkar etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?"

FUSSILET
41:53

سَنُرِيهِمْ

senurīhim

biz onlara göstereceğiz

Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Herşeyin üzerinde Rabbinin şahid olması yetmez mi?

ŞURA
42:22

تَرَى

terā

görürsün

(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

ŞURA
42:44

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; "Geri dönmeye bir yol var mı?" derler.

ŞURA
42:44

رَأَوُا

raevu

gördükleri

Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; "Geri dönmeye bir yol var mı?" derler.

ŞURA
42:45

وَتَرَاهُمْ

ve terāhum

yine onları görürsün

Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler.

ZUHRUF
43:42

نُرِيَنَّكَ

nuriyenneke

sana gösteririz

Ya da kendilerine va’dettiğimiz şeyi onlara gösteririz ki, Biz gerçekten onların üstünde güç yetirenleriz.

ZUHRUF
43:48

نُرِيهِمْ

nurīhim

onlara göstermeyiz

Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, onları azapla yakalayıverdik.

CASIYE
45:23

أَفَرَأَيْتَ

eferaeyte

gördün mü?

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?

CASIYE
45:28

وَتَرَىٰ

ve terā

ve görürsün

O gün sen, her ümmeti diz üstü çökmüş (veya toplanmış) olarak görürsün. Her ümmet, kendi kitabına çağrılır. "Bugün yaptıklarınızla karşılık göreceksiniz."

AHKAF
46:4

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

gördünüz mü?

De ki "Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

AHKAF
46:4

أَرُونِي

erūnī

bana gösterin

De ki "Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

AHKAF
46:10

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

hiç düşündünüz mü?

De ki "Gördünüz mü-haber verin; eğer (bu Kur’an,) Allah Katından ise, siz de onu inkar etmişseniz ve İsrailoğulları’ndan bir şahid bunun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacak)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez.

AHKAF
46:23

أَرَاكُمْ

erākum

sizi görüyorum

Dedi ki "İlim ancak Allah Katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum."

AHKAF
46:24

رَأَوْهُ

raevhu

onu görünce

Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır.

AHKAF
46:25

يُرَىٰ

yurā

görülmez oldu

Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.

AHKAF
46:33

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Onlar görmüyorlar mı ki, gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan (Allah), ölüleri de diriltmeye güç yetirir. Hayır; gerçekten O, herşeye güç yetirendir.

AHKAF
46:35

يَرَوْنَ

yeravne

gördükleri

Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?

KEHF
18:17

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

(Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.

KEHF
18:39

تَرَنِ

terani

sen görüyorsun

"Bağına girdiğin zaman, ’MaşaAllah, Allah’tan başka kuvvet yoktur’ demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."

KEHF
18:47

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır.

KEHF
18:49

فَتَرَى

fe terā

ve görürsün

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.

KEHF
18:53

وَرَأَى

ve raā

ve gördüler

Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.

KEHF
18:63

أَرَأَيْتَ

eraeyte

gördün mü?

(Genç-yardımcısı) Dedi ki "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."

NAHL
16:14

وَتَرَى

ve terā

ve görüyorsun ki

Denizi de sizin emrinize veren O’dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O’nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir.

NAHL
16:48

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Allah’ın herhangi bir şeyden yarattığına bakmıyorlar mı? Onun gölgeleri küçülerek sağdan ve soldan Allah’a secde eder vaziyette döner.

NAHL
16:79

يَرَوْا

yerav

bakmadılar mı?

Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş (musahhar kılınmış) kuşları görmüyorlar mı? Onları (böyle boşlukta) Allah’tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden bir topluluk için bunda ayetler vardır.

NAHL
16:85

رَأَى

raā

gördükleri

O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azap) hafifletilecek, ne süre tanınacak.

NAHL
16:86

رَأَى

raā

gördükleri

O şirk koşanlar, şirk koştuklarını gördükleri zaman "Rabbimiz, Seni bırakıp bizim taptığımız ortaklarımız bunlardır" diyecekler. (Onlar da bunlara) "Siz gerçekten yalan söyleyenlersiniz" diye sözü (geri çevirip) fırlatacaklar.

NUH
71:15

تَرَوْا

terav

görmediniz mi?

"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?"

İBRAHIM
14:19

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah’ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse sizi giderir-yok eder ve yeni bir halk getirir.

İBRAHIM
14:24

تَرَ

tera

görmedin mi

Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.

İBRAHIM
14:28

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah’ın bu nimetini inkara değiştirenleri ve kavimlerini ’yıkım ve azap’ yurduna konduranları görmedin mi?

İBRAHIM
14:49

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

O gün suçlu-günahkarların (sıkı) bukağılara vurulduklarını görürsün.

ENBIYA
21:30

يَرَ

yera

görmediler mi?

O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?

ENBIYA
21:36

رَاكَ

rāke

seni gördükleri

İnkar edenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay-konusu ediyorlar (ve) "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın sözünü (kitabını) inkar edenler kendileridir.

ENBIYA
21:37

سَأُرِيكُمْ

seurīkum

size göstereceğim

İnsan aceleden (aceleci olarak) yaratıldı. Size ayetlerimi yakında göstereceğim. Şimdi hemen acele etmeyin.

ENBIYA
21:44

يَرَوْنَ

yeravne

görmüyorlar mı?

Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı?

MÜ'MINUN
23:93

تُرِيَنِّي

turīennī

mutlaka bana göstereceksen

De ki "Rabbim, eğer onlara va’dolunan (azab)ı mutlaka bana göstereceksen,"

MÜ'MINUN
23:95

نُرِيَكَ

nuriyeke

sana göstermeğe

Gerçek şu ki Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi şüphesiz sana gösterme gücüne sahibiz.

SECDE
32:12

تَرَىٰ

terā

bir görsen

Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.

SECDE
32:27

يَرَوْا

yerav

görmüyorlar mı?

Görmüyorlar mı; Biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir. Yine de görmüyorlar mı?

TUR
52:44

يَرَوْا

yerav

görseler

Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile "Üst üste yığılmış bir buluttur." derler.

MÜLK
67:3

تَرَىٰ

terā

görmezsin

O, biri diğeriyle ’tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ’çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?

MÜLK
67:3

تَرَىٰ

terā

görüyor-

O, biri diğeriyle ’tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ’çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?

MÜLK
67:19

يَرَوْا

yerav

görmüyorlar mı?

Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah’)tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir.

MÜLK
67:27

رَأَوْهُ

raevhu

onu görünce

Nihayet onu pek yakında gördüklerinde, o inkar edenlerin yüzleri kötüleşip-karardı. Ve "İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir" denildi.

MÜLK
67:28

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

baksanıza

De ki "Haber verir misiniz; eğer Allah, beni ve benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da bizi esirgerse, (peki) bu durumda kafirleri acı bir azaptan kurtaracak olan kimdir?"

MÜLK
67:30

أَرَأَيْتُمْ

eraeytum

baksanıza

De ki "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?

HAKKA
69:7

فَتَرَى

feterā

görürsün

(Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.

HAKKA
69:8

تَرَىٰ

terā

görüyor-

Şimdi onlardan hiç arta kalan (bir şey) görüyor musun?

ME'ARIC
70:6

يَرَوْنَهُ

yeravnehu

onu görüyor(lar)

Çünkü, gerçekten onlar, bunu uzak görüyorlar.

ME'ARIC
70:7

وَنَرَاهُ

venerāhu

biz ise onu görüyoruz

Biz ise, onu pek yakın görüyoruz.

NAZI'AT
79:20

فَأَرَاهُ

feerāhu

sonra ona gösterdi

(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.

NAZI'AT
79:36

يَرَىٰ

yerā

gören

Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir.

NAZI'AT
79:46

يَرَوْنَهَا

yeravnehā

onu gördükleri

Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.

RUM
30:24

يُرِيكُمُ

yurīkumu

size göstermesidir

Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

RUM
30:37

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine rızkı yayıp-genişletir ve kısar da. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

RUM
30:48

فَتَرَى

feterā

ve görürsün

Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

RUM
30:51

فَرَأَوْهُ

fe raevhu

ve (ekini) görseler

Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.

ANKEBUT
29:19

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Onlar görmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor, sonra onu iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah’a göre kolaydır.

ANKEBUT
29:67

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem (Mekke)yi güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? Yine de onlar, batıla inanıp Allah’ın nimetlerine nankörlük mü ediyorlar?

MUTAFFIFIN
83:32

رَأَوْهُمْ

raevhum

onları gördükleri

Onları gördükleri zaman ise "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi.

RA'D
13:2

تَرَوْنَهَا

teravnehā

görebileceğiniz

Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.

RA'D
13:12

يُرِيكُمُ

yurīkumu

size gösteren

O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, (yağmur yüklü) ağırlaşmış bulutları (inşa edip) ortaya çıkarandır.

RA'D
13:40

نُرِيَنَّكَ

nuriyenneke

sana gösteririz

Onlara (azap olarak) va’dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da Bize aittir.

RA'D
13:41

يَرَوْا

yerav

görmediler mi?

Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Biz arza geliyor ve onu çevresinden eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O’nun hükmünün peşine düşecek yoktur. Ve O, hesabı pek çabuk görendir.

HAC
22:2

تَرَوْنَهَا

teravnehā

onu gördüğünüz

Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah’ın azabı pek şiddetlidir.

HAC
22:2

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah’ın azabı pek şiddetlidir.

HAC
22:5

وَتَرَى

ve terā

ve görürsün

Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.

HAC
22:18

تَرَ

tera

görmedin mi

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedirler. Birçoğu üzerine azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

HAC
22:63

تَرَ

tera

görmedin mi

Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, herşeyden haberdardır.

HAC
22:65

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.

İNSAN
76:13

يَرَوْنَ

yeravne

görmezler

Orada tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

İNSAN
76:19

رَأَيْتَهُمْ

raeytehum

onları görsen

Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.

İNSAN
76:20

رَأَيْتَ

raeyte

baktığın

Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

İNSAN
76:20

رَأَيْتَ

raeyte

görürsün

Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

ZILZAL
99:6

لِيُرَوْا

liyurav

gösterilsin diye

O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.

ZILZAL
99:7

يَرَهُ

yerahu

onu görür

Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.

ZILZAL
99:8

يَرَهُ

yerahu

onu görür

Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.

BAKARA
2:55

نَرَى

nerā

görünceye

Ve demiştiniz ki "Ey Musa, biz Allah’ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz.

BAKARA
2:73

وَيُرِيكُمْ

ve yurīkum

ve size gösterir

Bunun için de "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.

BAKARA
2:128

وَأَرِنَا

ve erinā

ve bize göster

"Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."

BAKARA
2:144

نَرَىٰ

nerā

görüyoruz

Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:165

يَرَى

yerā

görselerdi

İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

BAKARA
2:165

يَرَوْنَ

yeravne

gördükleri

İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ’eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.

BAKARA
2:166

وَرَأَوُا

ve raevu

gördüler

Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır. (Artık) Onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp-kopmuştur.

BAKARA
2:167

يُرِيهِمُ

yurīhimu

onlara gösterir

(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler.

BAKARA
2:243

تَرَ

tera

görmedin mi?

Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara "Ölün" dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak, insanların çoğunluğu şükretmez.

BAKARA
2:246

تَرَ

tera

görmedin mi?

Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.

BAKARA
2:258

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim "Şüphe yok, Allah Güneş’i doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

BAKARA
2:260

أَرِنِي

erinī

bana göster

Hani İbrahim "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."

BAKARA
2:264

رِئَاءَ

riā'e

gösteriş için

Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.

ENFAL
8:43

يُرِيكَهُمُ

yurīkehumu

sana onları gösteriyordu

Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ENFAL
8:43

أَرَاكَهُمْ

erākehum

sana onları gösterseydi

Hani Allah, onları sana uykunda az gösteriyordu; eğer sana çok gösterseydi, gerçekten yılgınlığa kapılacaktınız ve iş konusunda gerçekten çekişmeye düşecektiniz. Ancak Allah esenlik (kurtuluş) bağışladı. Çünkü O, elbette sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ENFAL
8:44

يُرِيكُمُوهُمْ

yurīkumūhum

onları gösteriyor

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, ’olacağı olan işi gerçekleştirmek’ için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ENFAL
8:47

وَرِئَاءَ

ve riā'e

ve gösteriş yaparak

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah’ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.

ENFAL
8:48

تَرَاءَتِ

terā'eti

birbirini görünce

O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan da korkuyorum" dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:48

أَرَىٰ

erā

görüyorum

O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan da korkuyorum" dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:48

تَرَوْنَ

teravne

sizin görmediğinizi

O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan da korkuyorum" dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:50

تَرَىٰ

terā

görseydin

Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin.

ÂL-I İMRAN
3:13

يَرَوْنَهُمْ

yeravnehum

onları görüyorlardı

Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.

ÂL-I İMRAN
3:13

رَأْيَ

ra’ye

görüşüyle

Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.

ÂL-I İMRAN
3:23

تَرَ

tera

görmedin mi?

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:143

رَأَيْتُمُوهُ

raeytumūhu

onu gördünüz

Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.

ÂL-I İMRAN
3:152

أَرَاكُمْ

erākum

size gösterdikten

Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O’nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü’minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.

HAŞR
59:11

تَرَ

tera

görmedin mi?

Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.

HAŞR
59:21

لَرَأَيْتَهُ

leraeytehu

onu görürdün

Şayet Biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz.

CUM'A
62:11

رَأَوْا

raev

gördükleri

Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah’a ve İslam’a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki "Allah’ın Katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

AHZAB
33:9

تَرَوْهَا

teravhā

sizin görmediğiniz

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

AHZAB
33:19

رَأَيْتَهُمْ

raeytehum

görürsün

(Geldiklerinde de) Size karşı ’cimri ve bencildirler.’ Şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. Korku gidince, hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah’a göre pek kolaydır.

AHZAB
33:22

رَأَى

raā

gördükleri

Mü’minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki "Bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.

NISA
4:38

رِئَاءَ

riā'e

gösteriş için

Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah’a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o.

NISA
4:44

تَرَ

tera

görmedin mi?

Kendilerine kitaptan bir pay verilenlerin sapıklığı satın aldıklarını ve sizin de yolu sapıtmanızı istediklerini görmedin mi?

NISA
4:49

تَرَ

tera

görmedin mi?

Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, ’bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.

NISA
4:51

تَرَ

tera

görmedin mi?

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Onlar, tağuta ve cibt’e inanıyorlar ve diğer inkar edenler için "Bunlar, iman edenlerden daha doğru bir yoldadır" diyorlar.

NISA
4:60

تَرَ

tera

görmedin mi

Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağutun önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.

NISA
4:61

رَأَيْتَ

raeyte

görürsün

Onlara "Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.

NISA
4:77

تَرَ

tera

görmedin mi

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:105

أَرَاكَ

erāke

sana gösterdiği

Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.

NISA
4:142

يُرَاءُونَ

yurā'ūne

gösteriş yaparlar

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar.

NISA
4:153

أَرِنَا

erinā

bize göster

Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki "Bize Allah’ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

MUHAMMED
47:20

رَأَيْتَ

raeyte

görürsün

İman edenler, derler ki "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan)

MUHAMMED
47:30

لَأَرَيْنَاكَهُمْ

leeraynākehum

onları sana gösterirdik

Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.

NUR
24:40

يَرَاهَا

yerāhā

onu dahi göremez

Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.

NUR
24:41

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah’ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.

NUR
24:43

تَرَ

tera

görmedin mi?

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; böylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.

NUR
24:43

فَتَرَى

feterā

sonra görürsün

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; böylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.

MUNAFIKUN
63:4

رَأَيْتَهُمْ

raeytehum

onları gördüğün

Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar.

MUNAFIKUN
63:5

وَرَأَيْتَهُمْ

ve raeytehum

ve onları görürsün

Onlara "Gelin Allah’ın Resûlü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin," denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün.

MÜCADELE
58:7

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

MÜCADELE
58:8

تَرَ

tera

görmedin mi?

’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

MÜCADELE
58:14

تَرَ

tera

görmedin mi?

Allah’ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.

FETIH
48:27

الرُّؤْيَا

r-ru'yā

rüyasını

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.

FETIH
48:29

تَرَاهُمْ

terāhum

onları görürsün

Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.

MAIDE
5:31

لِيُرِيَهُ

liyuriyehu

ona göstermek için

Derken, Allah, ona, yeri eşeleyerek kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini gösteren bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?" Artık o, pişman olmuştu.

MAIDE
5:52

فَتَرَى

fe terā

görürsün

İşte kalplerinde hastalık olanları "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya Katından bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır.

MAIDE
5:62

وَتَرَىٰ

ve terā

ve görürsün

Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına hız kattıklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür

MAIDE
5:80

تَرَىٰ

terā

görürsün

Onlardan çoğunun inkara sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara gazablandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır.

MAIDE
5:83

تَرَىٰ

terā

görürsün

Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz."

HADID
57:12

تَرَى

terā

görürsün

O gün, mü’min erkekler ile mü’min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.

HADID
57:20

فَتَرَاهُ

fe terāhu

onu görürsün

Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ’(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ’çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.

TEVBE
9:26

تَرَوْهَا

teravhā

sizin görmediğiniz

(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü’minlerin üzerine ’güven duygusu ve huzur’ indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkar edenleri azaplandırdı. Bu, inkarcıların cezasıdır.

TEVBE
9:40

تَرَوْهَا

teravhā

sizin görmediğiniz

Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah Ona ’huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:94

وَسَيَرَى

ve seyerā

ve görecektir

Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O’nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yaptıklarınızı size haber verecektir."

TEVBE
9:105

فَسَيَرَى

feseyerā

görecek

De ki "Yapıp-edin. Allah sizin yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O’nun elçisi ve mü’minler de. Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen’e döndürüleceksiniz ve O, size yaptıklarınızı haber verecektir."

TEVBE
9:126

يَرَوْنَ

yeravne

görmüyorlar mı?

Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar.

TEVBE
9:127

يَرَاكُمْ

yerākum

sizi görüyor

Bir sûre indirildiğinde, bazısı bazısına bakar (ve) "Sizi bir kimse görüyor mu?" (der.) Sonra sırt çevirir giderler. Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla, Allah onların kalplerini çevirmiştir.

NASR
110:2

وَرَأَيْتَ

ve raeyte

ve gördüğün (zaman)

Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,