ع ب د kökü Kur'an'da 275 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:10

عَبْدًا

ǎbden

bir kulu?

Namaz kıldığı zaman bir kulu.

FATIHA
1:5

نَعْبُدُ

nǎ’budu

kulluk ederiz

Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz.

FECR
89:29

عِبَادِي

ǐbādī

kullarım

Artık kullarımın arasına gir.

KÂFIRUN
109:2

أَعْبُدُ

eǎ’budu

ben ibadet etmem

"Ben sizin taptıklarınıza tapmam."

KÂFIRUN
109:2

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

sizin taptığınız

"Ben sizin taptıklarınıza tapmam."

KÂFIRUN
109:3

عَابِدُونَ

ǎābidūne

ibadeti

"Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz."

KÂFIRUN
109:3

أَعْبُدُ

eǎ’budu

benim taptığıma

"Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz."

KÂFIRUN
109:4

عَابِدٌ

ǎābidun

ibadet eden

"Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim."

KÂFIRUN
109:4

عَبَدْتُمْ

ǎbedtum

sizin taptıklarınıza

"Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim."

KÂFIRUN
109:5

عَابِدُونَ

ǎābidūne

ibadet eden

"Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz."

KÂFIRUN
109:5

أَعْبُدُ

eǎ’budu

benim ibadet ettiğime

"Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz."

NECM
53:10

عَبْدِهِ

ǎbdihi

kuluna

Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.

NECM
53:62

وَاعْبُدُوا

veǎ’budū

ve kulluk edin

Hemen, Allah’a secde edin ve (yalnızca O’na) kulluk edin.

KUREYŞ
106:3

فَلْيَعْبُدُوا

felyeǎ’budū

kulluk etsinler

Şu Ev (Ka’be’n)in Rabbine kulluk etsinler;

KAF
50:8

عَبْدٍ

ǎbdin

kul(ların)

(Bunlar,) ’İçten Allah’a yönelen’ her kul için ’hikmetle bakan bir iç göz’ ve bir zikirdir.

KAF
50:11

لِلْعِبَادِ

lil’ǐbādi

kullar için

Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.

KAF
50:29

لِلْعَبِيدِ

lil’ǎbīdi

kullara

"Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim."

KAMER
54:9

عَبْدَنَا

ǎbdenā

kulumuzu

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve "Delidir" dediler. O ’baskı altına alınıp engellenmişti.’

SAD
38:17

عَبْدَنَا

ǎbdenā

kulumuz

Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim güç sahibi kulumuz Davud’u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah’a) yönelen biriydi.

SAD
38:30

الْعَبْدُ

l-ǎbdu

kuldu

Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.

SAD
38:41

عَبْدَنَا

ǎbdenā

kulumuz

Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani o "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti.

SAD
38:44

الْعَبْدُ

l-ǎbdu

kuldu

"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.

SAD
38:45

عِبَادَنَا

ǐbādenā

kullarımız

Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla.

SAD
38:83

عِبَادَكَ

ǐbādeke

kulların

"Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç."

A'RAF
7:32

لِعِبَادِهِ

liǐbādihi

kulları için

De ki "Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

A'RAF
7:59

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Andolsun Biz Nuh’u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."

A'RAF
7:65

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud, kavmine) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?" dedi.

A'RAF
7:70

لِنَعْبُدَ

lineǎ’bude

kulluk etmemiz için

Dediler ki "Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım."

A'RAF
7:70

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

tapıyor

Dediler ki "Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım."

A'RAF
7:73

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih’i (gönderdik. Salih) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir Allah’ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah’ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azap yakalar" dedi.

A'RAF
7:85

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik. Şuayb onlara) Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız."

A'RAF
7:128

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Musa kavmine "Allah’tan yardım dileyin ve sabredin. Gerçek şu ki, arz Allah’ındır; ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi.

A'RAF
7:194

عِبَادٌ

ǐbādun

kullardır

Allah’tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler.

A'RAF
7:206

عِبَادَتِهِ

ǐbādetihi

O’na kulluk-

Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler; O’nu tesbih ederler ve yalnız O’na secde ederler.

CIN
72:19

عَبْدُ

ǎbdu

kulu

Şu bir gerçek ki, Allah’ın kulu (olan Muhammed,) O’na dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar (müşrikler,) neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi.

YASIN
36:22

أَعْبُدُ

eǎ’budu

kulluk etmeyeyim

"Bana ne oluyor ki, beni yaratana kulluk etmeyecekmişim? Siz O’na döndürüleceksiniz."

YASIN
36:30

الْعِبَادِ

l-ǐbādi

şu kullara

Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

YASIN
36:60

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

tapmayın

"Ey Ademoğulları, ben size and vermedim mi ki Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır;"

YASIN
36:61

اعْبُدُونِي

ǎ’budūnī

bana tapın

"Bana kulluk edin, doğru yol budur."

FURKAN
25:1

عَبْدِهِ

ǎbdihi

kulu

Alemlere uyarıcı olsun diye, kuluna Furkan’ı indiren (Allah) ne Yücedir.

FURKAN
25:17

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

taptıkları

Onları ve Allah’tan başka taptıklarını biraraya getirip toplayacağı ve "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün;

FURKAN
25:17

عِبَادِي

ǐbādī

kullarımı

Onları ve Allah’tan başka taptıklarını biraraya getirip toplayacağı ve "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan saptılar?" diyeceği gün;

FURKAN
25:55

وَيَعْبُدُونَ

veyeǎ’budūne

ve tapıyorlar

Allah’ı bırakıp kendilerine yarar ve zarar sağlayamayacak şeylere ibadet ediyorlar. Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.

FURKAN
25:58

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kullarının

Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.

FURKAN
25:63

وَعِبَادُ

ve ǐbādu

ve kulları

O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler.

FATIR
35:28

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları

İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ’içleri titreyerek-korkar’. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır.

FATIR
35:31

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarını

Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap’tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.

FATIR
35:32

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımız

Sonra Kitab’ı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.

FATIR
35:45

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarını

Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.

MERYEM
19:2

عَبْدَهُ

ǎbdehu

kulu

(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya’ya rahmetinin zikridir.

MERYEM
19:30

عَبْدُ

ǎbdu

kuluyum

(İsa) Dedi ki "Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. (Allah) Bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı."

MERYEM
19:36

فَاعْبُدُوهُ

feǎ’budūhu

O’na kulluk edin

Gerçek şu ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin. Dosdoğru yol budur.

MERYEM
19:42

تَعْبُدُ

teǎ’budu

tapıyorsun

Hani babasına demişti "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?

MERYEM
19:44

تَعْبُدِ

teǎ’budi

tapma

"Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)a başkaldırandır."

MERYEM
19:49

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

onların taptıklarından

Böylelikle, onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından kopup-ayrılınca ona İshak’ı ve (oğlu) Yakup’u armağan ettik ve her birini peygamber kıldık.

MERYEM
19:61

عِبَادَهُ

ǐbādehu

kullarına

Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O’nun va’di yerine gelecektir.

MERYEM
19:63

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımız-

O cennet; Biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız.

MERYEM
19:65

فَاعْبُدْهُ

feǎ’budhu

O’na kulluk et

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun?

MERYEM
19:65

لِعِبَادَتِهِ

liǐbādetihi

O’na kullukta

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun?

MERYEM
19:82

بِعِبَادَتِهِمْ

biǐbādetihim

bunların tapmalarını

Hayır; (o yalancı ilahlar) onların tapınışlarını inkar edecekler ve onlara karşı çelişkiye düşecekler.

MERYEM
19:93

عَبْدًا

ǎbden

kul olarak

Göklerde ve yerde olan (herkesin ve herşeyin) tümü Rahman (olan Allah)a, yalnızca kul olarak gelecektir.

TA-HA
20:14

فَاعْبُدْنِي

feǎ’budnī

bana kulluk et

"Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Benden başka İlah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl."

TA-HA
20:77

بِعِبَادِي

biǐbādī

kullarımı

Andolsun, Biz Musa’ya vahyetmiştik "Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan."

ŞU'ARA
26:22

عَبَّدْتَ

ǎbbedte

köle yapman

"Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları’nı köle kılmandan dolayıdır."

ŞU'ARA
26:52

بِعِبَادِي

biǐbādī

kullarımı

Musa’ya "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.

ŞU'ARA
26:70

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

tapıyorsunuz

Hani, babasına ve kavmine "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.

ŞU'ARA
26:71

نَعْبُدُ

neǎ’budu

tapıyoruz

Demişlerdi ki "Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz."

ŞU'ARA
26:75

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

tapıyorsunuz

(İbrahim) Dedi ki "Şimdi, neye tapmakta olduğunuzu gördünüz mü?"

ŞU'ARA
26:92

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

taptıklarınız

Ve onlara "Tapmakta olduklarınız nerede?" denilir;

NEML
27:15

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Andolsun, Davud’a ve Süleyman’a bir ilim verdik "Bizi inanmış kullarından birçoğuna göre üstün kılan Allah’a hamd olsun." dediler.

NEML
27:19

عِبَادِكَ

ǐbādike

kullarının

(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."

NEML
27:43

تَعْبُدُ

teǎ’budu

tapmış

Allah’tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (Müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkar eden bir kavimdendi.

NEML
27:45

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk etsinler

Andolsun, Biz Semud (kavmine de) kardeşleri Salih’i "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirlerine düşman kesilmiş iki gruptur.

NEML
27:59

عِبَادِهِ

ǐbādihi

O’nun kulları

Dedi ki "Hamd Allah’ındır ve selam O’nun seçtiği kullarının üzerinedir. Allah mı daha hayırlı yoksa onların ortak koştukları mı?"

NEML
27:91

أَعْبُدَ

eǎ’bude

sadece kulluk etmekle

(De ki) "Ben, ancak bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını kutlu ve saygıdeğer kıldı. Herşey O’nundur. Ve Müslümanlardan olmakla emrolundum."

KASAS
28:63

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

tapanlardan

Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar derler ki "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.

KASAS
28:82

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Dün, onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında "Vay, demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz batırırdı. Vay, demek gerçekten inkar edenler felah bulamaz" demeye başladılar.

İSRA
17:1

بِعَبْدِهِ

biǎbdihi

kulunu

Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren O (Allah) Yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.

İSRA
17:3

عَبْدًا

ǎbden

bir kul

(Ey) Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın çocukları! Şüphesiz o, şükreden bir kuldu.

İSRA
17:5

عِبَادًا

ǐbāden

kullarımızı

Nitekim o ikiden ilk-vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.

İSRA
17:17

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kullarının

Biz, Nuh’tan sonra nice kuşakları yıkıma uğrattık. Kullarının günahlarını haber alıcı, görücü olarak Rabbin yeter,

İSRA
17:23

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

tapmamanızı

Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.

İSRA
17:30

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarını

Şüphesiz senin Rabbin, rızkı dilediğine -genişletir- yayar ve daraltır. Gerçekten O, kullarından haberi olandır, görendir.

İSRA
17:53

لِعِبَادِي

liǐbādī

kullarıma

Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.

İSRA
17:65

عِبَادِي

ǐbādī

benim kullarıma

"Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur." Vekil olarak Rabbin yeter.

İSRA
17:96

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarını

De ki "Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir."

YUNUS
10:3

فَاعْبُدُوهُ

feǎ’budūhu

O’na kulluk edin

Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah’tır. O’nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O’na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?

YUNUS
10:18

وَيَعْبُدُونَ

ve yeǎ’budūne

ve ibadet ediyorlar

Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve "Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki "Siz, Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir."

YUNUS
10:28

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

ibadet ediyor

O gün, onların tümünü birarada toplayacağız, sonra şirk katanlara "Yerinizden ayrılmayınız; siz de, şirk koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki "Siz bize ibadet ediyor değildiniz."

YUNUS
10:29

عِبَادَتِكُمْ

ǐbādetikum

sizin tapınmanız-

"Bizim ile sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. Gerçekten biz, sizin ibadetinizden habersizdik."

YUNUS
10:104

أَعْبُدُ

eǎ’budu

ben tapmıyorum

De ki "Ey insanlar, eğer benim dinimden yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinize ibadet etmiyorum, ancak ben, sizin hayatınıza son verecek olan Allah’a ibadet ederim. Ben, mü’minlerden olmakla emrolundum."

YUNUS
10:104

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

sizin taptıklarınız

De ki "Ey insanlar, eğer benim dinimden yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinize ibadet etmiyorum, ancak ben, sizin hayatınıza son verecek olan Allah’a ibadet ederim. Ben, mü’minlerden olmakla emrolundum."

YUNUS
10:104

أَعْبُدُ

eǎ’budu

kulluk ederim

De ki "Ey insanlar, eğer benim dinimden yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinize ibadet etmiyorum, ancak ben, sizin hayatınıza son verecek olan Allah’a ibadet ederim. Ben, mü’minlerden olmakla emrolundum."

YUNUS
10:107

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.

HUD
11:2

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

kulluk etmeyin

Öyle ki, Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten Ben, sizi O’nun tarafından uyaran ve müjdeleyenim;

HUD
11:26

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

kulluk etmeyin

"Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım" (dedi).

HUD
11:50

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.

HUD
11:61

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Semud (halkına da) kardeşleri Salih’i (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."

HUD
11:62

نَعْبُدَ

neǎ’bude

tapmaktan

Dediler ki "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

HUD
11:62

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

taptıklarına

Dediler ki "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

HUD
11:84

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir ’bolluk ve refah (hayır)’ içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum."

HUD
11:87

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

taptıkları

Dediler ki "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."

HUD
11:109

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

taptıkları

Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.

HUD
11:109

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

onlar tapmazlar

Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.

HUD
11:109

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

taptıkları

Artık onların tapmakta oldukları şeyler konusunda, sakın kuşkuda olma. Daha önceleri, ataları nasıl tapıyor idiyseler, bunlar da ancak böyle tapıyorlar. Şüphesiz Biz, onların paylarını eksiltmeksizin onlara ödeyecek olanlarız.

HUD
11:123

فَاعْبُدْهُ

feǎ’budhu

(öyleyse) O’na kulluk et

Göklerin ve yerin gaybı Allah’ındır, bütün işler O’na döndürülür; öyleyse O’na kulluk edin ve O’na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.

YUSUF
12:24

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımızdandır

Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.

YUSUF
12:40

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

siz tapmıyorsunuz

"Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."

YUSUF
12:40

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

tapmamanızı

"Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."

HICR
15:40

عِبَادَكَ

ǐbādeke

kulların

"Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna."

HICR
15:42

عِبَادِي

ǐbādī

benim kullarım

"Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur."

HICR
15:49

عِبَادِي

ǐbādī

kullarıma

Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim.

HICR
15:99

وَاعْبُدْ

veǎ’bud

ve kulluk et

Ve yakîn sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.

EN'ÂM
6:18

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kullarının

O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.

EN'ÂM
6:56

أَعْبُدَ

eǎ’bude

tapmaktan

De ki "Ben, sizin Allah’tan başka tapmakta olduklarınıza tapmaktan nehyedildim." De ki "Ben sizin heva (istek ve tutku)larınıza uymam; yoksa bu durumda ben şaşırıp sapmış ve doğru yolu bulmamışlardan olurum."

EN'ÂM
6:61

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulların

O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ’hayatına son verirler.’ Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.

EN'ÂM
6:88

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Bu, Allah’ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri ’onlar adına’ boşa çıkmış olurdu.

EN'ÂM
6:102

فَاعْبُدُوهُ

feǎ’budūhu

O’na kulluk edin

İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka İlah yoktur. Herşeyin Yaratıcısı’dır, öyleyse O’na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir.

SAFFAT
37:22

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

tapıyor(lar)

"Zulmedenleri, eşlerini ve taptıklarını biraraya getirip toplayın."

SAFFAT
37:40

عِبَادَ

ǐbāde

kulları

Ancak muhlis olan kullar başka.

SAFFAT
37:74

عِبَادَ

ǐbāde

kulları

Ancak muhlis olan kullar başka.

SAFFAT
37:81

عِبَادِنَا

ǐbādinā

bizim kullarımız-

Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandı.

SAFFAT
37:85

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

tapıyorsunuz

Hani babasına ve kavmine demişti ki "Sizler neye tapıyorsunuz?"

SAFFAT
37:95

أَتَعْبُدُونَ

eteǎ’budūne

-mi tapıyorsunuz?

Dedi ki "Yontmakta olduğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"

SAFFAT
37:111

عِبَادِنَا

ǐbādinā

bizim kullarımızdandı

Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandır.

SAFFAT
37:122

عِبَادِنَا

ǐbādinā

bizim kullarımızdandı

Şüphesiz ikisi, Bizim mü’min olan kullarımızdandılar.

SAFFAT
37:128

عِبَادَ

ǐbāde

kulları

Ancak, muhlis olan kullar başka.

SAFFAT
37:132

عِبَادِنَا

ǐbādinā

bizim kullarımızdandı

Şüphesiz o, Bizim mü’min olan kullarımızdandı.

SAFFAT
37:160

عِبَادَ

ǐbāde

kulları

Ancak muhlis olan kullar başka.

SAFFAT
37:161

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

taptıklarınız

Artık siz de, tapmakta olduklarınız da.

SAFFAT
37:169

عِبَادَ

ǐbāde

kulları

"Gerçekten bizler de, Allah’ın muhlis olan kullarından olurduk."

SAFFAT
37:171

لِعِبَادِنَا

liǐbādinā

kullarımıza

Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir

SEBE
34:9

عَبْدٍ

ǎbdin

kul(ların)

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek, onları yerin-dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ’gönülden (Allah’a) yönelen’ her kul için bir ayet vardır.

SEBE
34:13

عِبَادِيَ

ǐbādiye

kullarım-

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.

SEBE
34:39

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

De ki "Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

SEBE
34:40

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

tapıyorlardı

O gün, onların hepsini birarada toplayacak (haşredecek), sonra meleklere diyecek ki "Size tapanlar bunlar mıydı?"

SEBE
34:41

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

tapıyorlardı

(Melekler) Derler ki "Sen Yücesin, bizim velimiz Sensin, onlar değil. Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi."

SEBE
34:43

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

tapıyor

Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda "Bu, sizi babalarınızın taptıkların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir" dediler. Ve dediler ki "Bu, düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir." İnkar edenler de, kendilerine geldiği zaman hak için "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir" dediler.

ZÜMER
39:2

فَاعْبُدِ

feǎ’budi

sen kulluk et

Şüphesiz, sana bu Kitab’ı hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet et.

ZÜMER
39:3

نَعْبُدُهُمْ

neǎ’buduhum

biz bunlara tapmıyoruz

Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinenler (şöyle derler) "Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.

ZÜMER
39:7

لِعِبَادِهِ

liǐbādihi

kulları için

Eğer inkar edecek olursanız, artık şüphesiz Allah size karşı hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için inkara rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.

ZÜMER
39:10

يَا عِبَادِ

yā ǐbādi

kullarım

De ki "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."

ZÜMER
39:11

أَعْبُدَ

eǎ’bude

kulluk etmem

De ki "Ben, dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum."

ZÜMER
39:14

أَعْبُدُ

eǎ’budu

kulluk ediyorum

De ki "Ben dinimi yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet ederim."

ZÜMER
39:15

فَاعْبُدُوا

feǎ’budū

siz de kulluk edin

"Siz, O’nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir."

ZÜMER
39:16

عِبَادَهُ

ǐbādehu

kullarını

Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, Kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.

ZÜMER
39:16

يَا عِبَادِ

yā ǐbādi

kullarım

Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da tabakalar vardır. İşte Allah, Kendi kullarını bununla tehdit edip-korkutuyor. Ey kullarım öyleyse Benden sakının.

ZÜMER
39:17

يَعْبُدُوهَا

yeǎ’budūhā

kulluk etmekten

Tağut’a kulluk etmekten kaçınan ve Allah’a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver.

ZÜMER
39:17

عِبَادِ

ǐbādi

kullarımı

Tağut’a kulluk etmekten kaçınan ve Allah’a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver.

ZÜMER
39:36

عَبْدَهُ

ǎbdehu

kuluna

Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.

ZÜMER
39:46

عِبَادِكَ

ǐbādike

kullarının

De ki "Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahede edilebileni bilen Allah’ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin."

ZÜMER
39:53

يَا عِبَادِيَ

yā ǐbādiye

kullarım

(Benden onlara) De ki "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir."

ZÜMER
39:64

أَعْبُدُ

eǎ’budu

kulluk etmemi

De ki "Ey cahiller, bana Allah’ın dışında bir başkasına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz?"

ZÜMER
39:66

فَاعْبُدْ

feǎ’bud

kulluk et

"Hayır, artık (yalnızca) Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol."

MÜ'MIN
40:15

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Dereceleri yükselten Arş’ın sahibi (Allah), ’toplanma ve buluşma’ günü ile uyarıp-korkutmak için, Kendi emrinden olan ruhu kullarından dilediğine indirir.

MÜ'MIN
40:31

لِلْعِبَادِ

lil’ǐbādi

kullara

"Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah, kullar için zulüm istemez."

MÜ'MIN
40:44

بِالْعِبَادِ

bil-ǐbādi

kulları

"İşte size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben de işimi Allah’a bırakıyorum. Şüphesiz Allah, kulları pek iyi görendir."

MÜ'MIN
40:48

الْعِبَادِ

l-ǐbādi

kullar

Büyüklenen (müstekbir)ler derler ki "Biz hepimiz (ateşin) içindeyiz; gerçekten Allah, kullar arasında hüküm verdi (artık)."

MÜ'MIN
40:60

عِبَادَتِي

ǐbādetī

bana kulluk etmeğe

Rabbiniz dedi ki "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.

MÜ'MIN
40:66

أَعْبُدَ

eǎ’bude

tapmaktan

De ki "Bana apaçık belgeler gelince, sizin Allah’tan başka taptıklarınıza kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum."

MÜ'MIN
40:85

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları

Ama Bizim dayanılmaz-azabımızı gördükleri zaman, imanları kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. (Bu,) Allah’ın kulları arasında sürüp-giden sünnetidir. İşte kafirler burada hüsrana uğramışlardır.

FUSSILET
41:14

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

kulluk etmeyin

Onlara "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz."

FUSSILET
41:37

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

tapıyor(sanız)

Gece, gündüz, güneş ve ay O’nun ayetlerindendir. Siz güneşe de, aya da secde etmeyin. Alah’a secde edin, ki bunları Kendisi yaratmıştır. Eğer O’na ibadet edecekseniz.

FUSSILET
41:46

لِلْعَبِيدِ

lil’ǎbīdi

kullara

Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük ederse, o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir.

ŞURA
42:19

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarına

Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, Azizdir.

ŞURA
42:23

عِبَادَهُ

ǐbādehu

kullarını

İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan kullarına böyle müjde vermektedir. De ki "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir.

ŞURA
42:25

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O’dur.

ŞURA
42:27

لِعِبَادِهِ

liǐbādihi

kullarına

Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.

ŞURA
42:27

بِعِبَادِهِ

biǐbādihi

kullarını(n her halini)

Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.

ŞURA
42:52

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımız-

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

ZUHRUF
43:15

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

(Buna rağmen) Kendi kullarından O’na bir parça kılıp-yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.

ZUHRUF
43:19

عِبَادُ

ǐbādu

kulları

Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar.

ZUHRUF
43:20

عَبَدْنَاهُمْ

ǎbednāhum

biz onlara tapmazdık

Dediler ki "Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet etmezdik." Onların bundan yana hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca ’zan ve tahminle yalan söylüyorlar.’

ZUHRUF
43:26

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

sizin taptığınız

Hani İbrahim babasına ve kendi kavmine demişti ki "Şüphesiz ben, sizin taptıklarınızdan uzağım."

ZUHRUF
43:45

يُعْبَدُونَ

yuǎ’bedūne

tapılacak

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

ZUHRUF
43:59

عَبْدٌ

ǎbdun

bir kul(dan)

O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları’na bir örnek kıldık.

ZUHRUF
43:64

فَاعْبُدُوهُ

feǎ’budūhu

O’na tapın

"Şüphesiz Allah, O, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; şu halde O’na kulluk edin. Dosdoğru yol budur."

ZUHRUF
43:68

يَا عِبَادِ

yā ǐbādi

kullarım

"Ey kullarım, bugün sizin için korku yoktur ve siz mahzun olmayacaksınız."

ZUHRUF
43:81

الْعَابِدِينَ

l-ǎābidīne

tapanların

De ki "Eğer Rahman (olan Allah)’ın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum."

DUHAN
44:18

عِبَادَ

ǐbāde

kullarını

"Allah’ın kullarını bana teslim edin; gerçekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demişti).

DUHAN
44:23

بِعِبَادِي

biǐbādī

kullarımı

(Allah da) "Öyleyse, kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, muhakkak takip edileceksiniz." (diye duasını kabul edip cevap verdi).

AHKAF
46:6

بِعِبَادَتِهِمْ

biǐbādetihim

onların kendilerine tapmalarını

İnsanlar haşrolunduğu (biraraya getirildiği) zaman, (Allah’tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar.

AHKAF
46:21

تَعْبُدُوا

teǎ’budū

kulluk etmeyin

Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.

ZARIYAT
51:56

لِيَعْبُدُونِ

liyeǎ’budūni

bana kulluk etmeleri

Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

KEHF
18:1

عَبْدِهِ

ǎbdihi

kuluna

Hamd, Kitab’ı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah’a aittir.

KEHF
18:16

يَعْبُدُونَ

yeǎ’budūne

taptıkları

(İçlerinden biri demişti ki) "Madem ki siz onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın."

KEHF
18:65

عَبْدًا

ǎbden

bir kul

Derken, Katımız’dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

KEHF
18:65

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımız-

Derken, Katımız’dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.

KEHF
18:102

عِبَادِي

ǐbādī

kullarımı

İnkar edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız.

KEHF
18:110

بِعِبَادَةِ

biǐbādeti

(yaptığı) ibadete

De ki "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

NAHL
16:2

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Kullarından dilediklerine, melekleri emrinden olan ruh ile indirir Benden başka İlah yoktur, şu halde Benden korkup-sakının, diye uyarın."

NAHL
16:35

عَبَدْنَا

ǎbednā

tapmazdık

Şirk koşmakta olanlar dediler ki "Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı?

NAHL
16:36

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Andolsun, Biz her ümmete "Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.

NAHL
16:73

وَيَعْبُدُونَ

ve yeǎ’budūne

ve tapıyorlar

Allah’ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

NAHL
16:75

عَبْدًا

ǎbden

bir köle

Allah, (Kendisi’ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’ındır; fakat onların çoğu bilmezler.

NAHL
16:114

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

kulluk

Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O’na kulluk ediyorsanız Allah’ın nimetine şükredin.

NUH
71:3

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

"Allah’a kulluk edin, O’ndan korkun ve bana itaat edin."

NUH
71:27

عِبَادَكَ

ǐbādeke

kullarını

"Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir’den) kafirden başkasını doğurmazlar."

İBRAHIM
14:10

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

tapıyor

Resulleri dedi ki "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

İBRAHIM
14:11

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Resulleri onlara dediler ki "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etmelidirler."

İBRAHIM
14:31

لِعِبَادِيَ

liǐbādiye

kullarıma

İman etmiş kullarıma söyle "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler."

İBRAHIM
14:35

نَعْبُدَ

neǎ’bude

tapmaktan

Hani İbrahim şöyle demişti "Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara kulluk etmekten uzak tut."

ENBIYA
21:19

عِبَادَتِهِ

ǐbādetihi

O’na kulluk etmekten

Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. O’nun yanında olanlar, O’na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar.

ENBIYA
21:25

فَاعْبُدُونِ

feǎ’budūni

bana kulluk edin

Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım "Benden başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

ENBIYA
21:26

عِبَادٌ

ǐbādun

bilakis

"Rahman (olan Allah) çocuk edindi" dediler. O, (bu yakıştırmadan) Yücedir. Hayır, onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır.

ENBIYA
21:53

عَابِدِينَ

ǎābidīne

tapıyorlar

"Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk" dediler.

ENBIYA
21:66

أَفَتَعْبُدُونَ

efeteǎ’budūne

tapıyor musunuz?

Dedi ki "O halde, Allah’ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz?"

ENBIYA
21:67

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

taptıklarınıza

"Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?"

ENBIYA
21:73

عَابِدِينَ

ǎābidīne

kulluk eden

Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi.

ENBIYA
21:84

لِلْعَابِدِينَ

lil’ǎābidīne

ibadet edenler için

Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız’dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.

ENBIYA
21:92

فَاعْبُدُونِ

feǎ’budūni

yalnız bana kulluk edin

Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana ibadet ediniz.

ENBIYA
21:98

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

taptıklarınız

Gerçekten siz de, Allah’ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.

ENBIYA
21:105

عِبَادِيَ

ǐbādiye

kullarım

Andolsun, Biz zikirden sonra Zebur’da da "Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık.

ENBIYA
21:106

عَابِدِينَ

ǎābidīne

kulluk eden

Gerçek şu ki kulluk eden bir topluluk için bunda (Kur’an’da) ’açık bir mesaj’ (veya gerçek bir çıkış yolu) vardır.

MÜ'MINUN
23:23

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki "Ey Kavmim, Allah’a kulluk edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"

MÜ'MINUN
23:32

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Onlara da kendi içlerinden "Allah’a ibadet edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.

MÜ'MINUN
23:47

عَابِدُونَ

ǎābidūne

kölelik ederken

Dediler ki "Bizim benzerimiz olan iki beşere mi inanacak mışız? Kaldı ki, onların kavimleri bize kullukta (kölelikte) bulunmaktadırlar."

MÜ'MINUN
23:109

عِبَادِي

ǐbādī

kullarım-

"Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir grup "Rabbimiz, iman ettik, Sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,"

RUM
30:48

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

ANKEBUT
29:16

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

İbrahim de; hani kavmine demişti ki "Allah’a kulluk edin ve O’ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

ANKEBUT
29:17

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

siz tapıyorsunuz

"Siz yalnızca Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah’ın Katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz."

ANKEBUT
29:17

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

sizin taptıklarınız

"Siz yalnızca Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah’ın Katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz."

ANKEBUT
29:17

وَاعْبُدُوهُ

veǎ’budūhu

ve O’na tapın

"Siz yalnızca Allah’tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah’tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; öyleyse rızkı Allah’ın Katında arayın, O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz O’na döndürüleceksiniz."

ANKEBUT
29:36

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kuluk edin

Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik) Böylece dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."

ANKEBUT
29:56

يَا عِبَادِيَ

yā ǐbādiye

kullarım

Ey iman eden kullarım, şüphesiz Benim arzım geniştir; artık yalnızca Bana ibadet edin.

ANKEBUT
29:56

فَاعْبُدُونِ

feǎ’budūni

kulluk edin

Ey iman eden kullarım, şüphesiz Benim arzım geniştir; artık yalnızca Bana ibadet edin.

ANKEBUT
29:62

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Allah, kullarından dilediğine rızkı yayıp-genişletir, (ve) kısar da. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

RA'D
13:36

أَعْبُدَ

eǎ’bude

kulluk etmem

Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler; fakat (Müslümanların aleyhinde birleşen) gruplardan, onun bazısını inkar edenler vardır. De ki "Ben, yalnızca Allah’a kulluk etmek ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O’na davet ederim ve son dönüşüm O’nadır."

HAC
22:10

لِلْعَبِيدِ

lil’ǎbīdi

kullara

(Ey insan) Bu, senin ellerinin önden takdim ettikleridir. Şüphesiz Allah, kullar için zulmedici değildir.

HAC
22:11

يَعْبُدُ

yeǎ’budu

ibadet eder

İnsanlardan kimi, Allah’a bir ucundan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dünyayı kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık bir kayıptır.

HAC
22:71

وَيَعْبُدُونَ

ve yeǎ’budūne

ve tapıyorlar

Onlar, Allah’ı bırakıp da (Allah’ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiçbir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar. Zulmedenler için hiçbir yardımcı yoktur.

HAC
22:77

وَاعْبُدُوا

veǎ’budū

ve ibadet edin

Ey iman edenler, rüku edin, secdeye varın, Rabbinize ibadet edin ve hayır işleyin, umulur ki kurtuluş bulursunuz.

İNSAN
76:6

عِبَادُ

ǐbādu

kulları

Allah’ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar.

BAKARA
2:21

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.

BAKARA
2:23

عَبْدِنَا

ǎbdinā

kulumuz (Muhammed)

Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’an)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın.

BAKARA
2:83

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

kulluk etmeyeceksiniz

Hani İsrailoğulları’ndan, "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.

BAKARA
2:90

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kulları-

Allah’ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ’kıskanarak ve hakka baş kaldırarak’ Allah’ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.

BAKARA
2:133

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

kulluk edeceksiniz

Yoksa siz, Yakub’un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın İlahı olan tek bir İlaha ibadet edeceğiz; bizler O’na teslim olduk" demişlerdi.

BAKARA
2:133

نَعْبُدُ

neǎ’budu

kulluk edeceğiz

Yoksa siz, Yakub’un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın İlahı olan tek bir İlaha ibadet edeceğiz; bizler O’na teslim olduk" demişlerdi.

BAKARA
2:138

عَابِدُونَ

ǎābidūne

kulluk ederiz

Allah’ın boyası... Allah(ın boyasın)dan daha güzel boyası olan kimdir? Biz (yalnızca) O’na kulluk edenleriz.

BAKARA
2:172

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

(ona) tapıyor

Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah’a şükredin.

BAKARA
2:178

وَالْعَبْدُ

vel’ǎbdu

köle

Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır.

BAKARA
2:178

بِالْعَبْدِ

bil-ǎbdi

köle ile

Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır.

BAKARA
2:186

عِبَادِي

ǐbādī

kullarım

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

BAKARA
2:207

بِالْعِبَادِ

bil-ǐbādi

kullar(ın)a

İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah’ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.

BAKARA
2:221

وَلَعَبْدٌ

veleǎbdun

ve bir köle

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

ENFAL
8:41

عَبْدِنَا

ǎbdinā

kulumuza

Bilin ki, ’ganimet olarak ele geçirdiğiniz’ şeylerin beşte biri, muhakkak Allah’ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah’a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir’de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, herşeye güç yetirendir.

ENFAL
8:51

لِلْعَبِيدِ

lil’ǎbīdi

kullara

Bu, ellerinizin önceden takdim ettiği işler yüzündendir. Yoksa şüphesiz Allah kullara zulmedici değildir.

ÂL-I İMRAN
3:15

بِالْعِبَادِ

bil-ǐbādi

kullarını

De ki "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir."

ÂL-I İMRAN
3:20

بِالْعِبَادِ

bil-ǐbādi

kulları(nın yaptıkları)nı

Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah’a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.

ÂL-I İMRAN
3:30

بِالْعِبَادِ

bil-ǐbādi

kulllarına

Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün). Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:51

فَاعْبُدُوهُ

feǎ’budūhu

O’na kulluk edin

"Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur."

ÂL-I İMRAN
3:64

نَعْبُدَ

neǎ’bude

ibadet etmeyelim

De ki "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız."

ÂL-I İMRAN
3:79

عِبَادًا

ǐbāden

kul(lar)

Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara "Allah’ı bırakıp bana kulluk edin" deme (hakkı ve yetki)si yoktur. Fakat o, "Öğrettiğiniz ve ders verdiğiniz kitaba göre Rabbaniler olunuz" (deme görevindedir.)

ÂL-I İMRAN
3:182

لِلْعَبِيدِ

lil’ǎbīdi

kullara

Bu, ellerinizin önden sunduklarıdır. Allah, gerçekten kullara zulmedici değildir.

NISA
4:36

وَاعْبُدُوا

veǎ’budū

ve kulluk edin

Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.

NISA
4:118

عِبَادِكَ

ǐbādike

senin kulların-

Allah, onu lanetlemiştir. O da (şöyle) dedi "Andolsun, kullarından ’miktarları tespit edilmiş bir grubu’ (kendime uşak) edineceğim.

NISA
4:172

عَبْدًا

ǎbden

kul

Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye ’karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.

NISA
4:172

عِبَادَتِهِ

ǐbādetihi

O’na kulluktan

Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar. Kim O’na ibadet etmeye ’karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır.

BEYYINE
98:5

لِيَعْبُدُوا

liyeǎ’budū

kulluk etmeleri

Oysa onlar, dini yalnızca O’na halis kılan hanifler (Allah’ı birleyenler) olarak sadece Allah’a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur.

NUR
24:32

عِبَادِكُمْ

ǐbādikum

köleleriniz-

İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir.

NUR
24:55

يَعْبُدُونَنِي

yeǎ’budūnenī

bana kulluk edecekler

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ’güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ’güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.

TAHRIM
66:5

عَابِدَاتٍ

ǎābidātin

ibadet eden

Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, mü’min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler’ verir.

TAHRIM
66:10

عَبْدَيْنِ

ǎbdeyni

iki kulun

Allah, inkar edenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah’tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.

TAHRIM
66:10

عِبَادِنَا

ǐbādinā

kullarımız-

Allah, inkar edenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah’tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.

MAIDE
5:60

وَعَبَدَ

ve ǎbede

ve tapanlar

De ki "Allah Katında, ’kesinleşmiş bir ceza olarak’ bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır."

MAIDE
5:72

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

Andolsun, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler küfre düşmüştür. Oysa Mesih’in dediği (şudur) "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin. Çünkü O, Kendisi’ne ortak koşana şüphesiz cenneti haram kılmıştır, onun barınma yeri ateştir. Zulmedenlere yardımcı yoktur."

MAIDE
5:76

أَتَعْبُدُونَ

eteǎ’budūne

mi tapıyorsunuz?

De ki "Size yarara da, zarara da güç yetirmeyen Allah’tan başka şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, işitendir, bilendir."

MAIDE
5:117

اعْبُدُوا

ǎ’budū

kulluk edin

"Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu) ’Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sendin. Sen herşeyin üzerine şahid olansın."

MAIDE
5:118

عِبَادُكَ

ǐbāduke

senin kullarındır

Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan Sensin Sen."

MÜMTEHINE
60:4

تَعْبُدُونَ

teǎ’budūne

taptıklarınızdan

İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır. Hani kendi kavimlerine demişlerdi ki "Biz, sizlerden ve Allah’ın dışında taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp-inkar ettik. Sizinle aramızda, siz Allah’a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir." Ancak İbrahim’in babasına "Sana bağışlanma dileyeceğim, ama Allah’tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm yetmez." demesi hariç. "Ey Rabbimiz, biz Sana tevekkül ettik ve ’içten Sana yöneldik.’ Dönüş Sanadır."

HADID
57:9

عَبْدِهِ

ǎbdihi

kulu

Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:31

لِيَعْبُدُوا

liyeǎ’budū

ibadet etmeleri

Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir İlah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka İlah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden Yücedir.

TEVBE
9:104

عِبَادِهِ

ǐbādihi

kullarından

Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O’dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O’dur.

TEVBE
9:112

الْعَابِدُونَ

l-ǎābidūne

ibadet edenler

Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü’minleri müjdele.