س م و kökü Kur'an'da 381 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:1

بِاسْمِ

bismi

adıyle

Yaratan Rabbin adıyla oku.

MÜZZEMMIL
73:8

اسْمَ

isme

adını

Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O’na yönel.

MÜZZEMMIL
73:18

السَّمَاءُ

Es-semāu

gök

Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O’nun va’di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir.

FATIHA
1:1

بِسْمِ

bismi

adıyla

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

TEKVIR
81:11

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gök, sıyrılıp-yüzüldüğü zaman

A'LA
87:1

اسْمَ

isme

adını

Rabbinin Yüce ismini tesbih et,

A'LA
87:15

اسْمَ

isme

adını

Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan.

NECM
53:23

أَسْمَاءٌ

esmā'un

isimler(den)

Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili ’hiçbir delil’ indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.

NECM
53:23

سَمَّيْتُمُوهَا

semmeytumūhā

isimlendirdiğiniz

Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili ’hiçbir delil’ indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.

NECM
53:26

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiçbir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah’ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka.

NECM
53:27

لَيُسَمُّونَ

leyusemmūne

adlandırıyorlar

Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.

NECM
53:27

تَسْمِيَةَ

tesmiyete

adlarını

Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.

NECM
53:31

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları dolayısıyla cezalandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle ödüllendirir.

ŞEMS
91:5

وَالسَّمَاءِ

ve ssemāi

ve göğe andolsun

Göğe ve onu bina edene,

BÜRUC
85:1

وَالسَّمَاءِ

vessemāi

göğe andolsun

Burçları olan göğe andolsun,

BÜRUC
85:9

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Ki O (Allah), göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır.

MÜRSELAT
77:9

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gök yarıldığı zaman

KAF
50:6

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok.

KAF
50:9

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.

KAF
50:38

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

TARIK
86:1

وَالسَّمَاءِ

vessemāi

göğe andolsun

Göğe ve Tarık’a andolsun,

TARIK
86:11

وَالسَّمَاءِ

vessemāi

göğe andolsun

Dönüşlü olan göğe andolsun.

KAMER
54:11

السَّمَاءِ

s-semāi

göğün

Biz de ’bardaktan boşanırcasına akan’ bir su ile göğün kapılarını açtık.

SAD
38:10

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların mülkü onların mı? Öyleyse, sebepler içinde (bir imkan ve güç bularak göğe) yükselsinler.

SAD
38:27

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azaptan) dolayı vay o inkar edenlere.

SAD
38:66

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

"Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır."

A'RAF
7:40

السَّمَاءِ

s-semāi

gök

Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız.

A'RAF
7:54

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir.

A'RAF
7:71

أَسْمَاءٍ

esmā'in

isimler

"Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azap ve gazab gerekli kılındı. Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."

A'RAF
7:71

سَمَّيْتُمُوهَا

semmeytumūhā

adlandırdığınız

"Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azap ve gazab gerekli kılındı. Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."

A'RAF
7:96

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik.

A'RAF
7:158

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

De ki "Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.

A'RAF
7:162

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten ’iğrenç bir azap’ indirdik.

A'RAF
7:180

الْأَسْمَاءُ

l-esmā'u

isimler

İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinde ’aykırılığa (ve inkara) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır.

A'RAF
7:180

أَسْمَائِهِ

esmāihi

O’nun isimleri

İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinde ’aykırılığa (ve inkara) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır.

A'RAF
7:185

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Onlar, göklerin ve yerin ’bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete’ (melekût) Allah’ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?

A'RAF
7:187

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklere de

Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Allah’ın Katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."

CIN
72:8

السَّمَاءَ

s-semāe

göğe

"Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk."

YASIN
36:28

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Kendisinden sonra ise, kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik; indirecek de değildik.

YASIN
36:81

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (öyledir); O, yaratandır, bilendir.

FURKAN
25:2

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü O’nundur; çocuk edinmemiştir. O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.

FURKAN
25:6

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerdeki

De ki "Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

FURKAN
25:25

السَّمَاءُ

s-semāu

göğün

Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün;

FURKAN
25:48

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ve Kendi rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O’dur. Biz, gökten tertemiz su indirdik;

FURKAN
25:59

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor.

FURKAN
25:61

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay vareden (Allah) ne Yücedir.

FATIR
35:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

FATIR
35:3

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ey insanlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O’ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?

FATIR
35:13

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk O’nundur. O’ndan başka taptıklarınız ise, ’bir çekirdeğin incecik zarına’ bile malik olamazlar.

FATIR
35:27

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Allah’ın gökyüzünden su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık).

FATIR
35:38

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Gerçek şu ki O, sinelerin özünde (saklı) olanı bilir.

FATIR
35:40

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.

FATIR
35:41

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi’nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.

FATIR
35:44

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir.

FATIR
35:45

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını görendir.

MERYEM
19:7

اسْمُهُ

ismuhu

onun adı

(Allah buyurdu) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."

MERYEM
19:7

سَمِيًّا

semiyyen

adaş

(Allah buyurdu) "Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız."

MERYEM
19:65

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun?

MERYEM
19:65

سَمِيًّا

semiyyen

adaşını

Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Rabbidir; şu halde O’na ibadet et ve O’na ibadette kararlı ol. Hiç O’nun adaşı olan birini biliyor musun?

MERYEM
19:90

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gökler

Neredeyse bundan dolayı, gökler paramparça olacak, yer çatlayacak ve dağlar yıkılıp göçüverecekti.

MERYEM
19:93

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olan (herkesin ve herşeyin) tümü Rahman (olan Allah)a, yalnızca kul olarak gelecektir.

TA-HA
20:4

وَالسَّمَاوَاتِ

ve ssemāvāti

ve gökleri

Yeri ve yüksek gökleri yaratan tarafından bir indirmedir.

TA-HA
20:6

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O’nundur.

TA-HA
20:8

الْأَسْمَاءُ

l-esmā'u

isimler

Allah; O’ndan başka İlah yoktur. En güzel isimler O’nundur.

TA-HA
20:53

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

"Ki (Rabbim), yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı, onda sizin için yollar döşedi ve gökten su indirdi; böylelikle bununla her tür bitkiden çiftler çıkardık."

TA-HA
20:129

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve adı konulmuş (belirlenmiş) bir süre (ecel) olmasaydı muhakkak (yıkım azabı) kaçınılmaz olurdu.

VAKI'A
56:74

بِاسْمِ

bismi

adını

Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

VAKI'A
56:96

بِاسْمِ

bismi

adını

Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

ŞU'ARA
26:4

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilmiş kalıverir.

ŞU'ARA
26:24

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Dedi ki "Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan herşeyin Rabbidir. Eğer ’kesin bilgiyle inanıyorsanız’ (böyledir)."

ŞU'ARA
26:187

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

"Eğer doğru sözlü isen, bu durumda gökten üstümüze bir parça düşürüver."

NEML
27:25

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

"Ki onlar, göklerde ve yerde saklı olanı ortaya çıkaran ve sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilen Allah’a secde etmesinler diye (yapmaktadırlar)."

NEML
27:30

بِسْمِ

bismi

adıyla(başlamakta)dır

"Gerçek şu ki, bu, Süleyman’dandır ve ’Şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla’ (başlamakta)dır."

NEML
27:60

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin içinse bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir İlah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir.

NEML
27:60

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin içinse bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir İlah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir.

NEML
27:64

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ya da halkı sürekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz."

NEML
27:65

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar."

NEML
27:75

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın.

NEML
27:87

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde bulunan

Sur’a üfürüleceği gün, Allah’ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri ’boyun bükmüş’ olarak O’na gelmişlerdir.

İSRA
17:44

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gök

Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O’nu tesbih eder; O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır.

İSRA
17:55

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, Biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud’a da Zebur verdik.

İSRA
17:92

السَّمَاءَ

s-semāe

gökten

"Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah’ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin."

İSRA
17:93

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

"Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?"

İSRA
17:95

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

De ki "Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, Biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik."

İSRA
17:99

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler.

İSRA
17:102

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

O da "Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış-harab olmuş sanıyorum" demişti.

İSRA
17:110

الْأَسْمَاءُ

l-esmā'u

isimler

De ki "Allah, diye çağırın, ’Rahman’ diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O’nundur." Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse.

YUNUS
10:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah’tır. O’nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O’na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?

YUNUS
10:6

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır.

YUNUS
10:18

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve "Bunlar Allah Katında bizim şefaatçilerimizdir" derler. De ki "Siz, Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve Yücedir."

YUNUS
10:24

السَّمَاءِ

s-semāi

gökten

Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.

YUNUS
10:31

السَّمَاءِ

s-semāi

gökten

De ki "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız?

YUNUS
10:55

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah’ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah’ın va’di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.

YUNUS
10:61

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.

YUNUS
10:66

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.’

YUNUS
10:68

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

"Allah çocuk edindi" dediler. O, (bundan) Yücedir; O, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Kendinizde buna ilişkin bir delil de yoktur. Allah’a karşı bilmeyeceğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?

YUNUS
10:101

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.

HUD
11:3

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.

HUD
11:7

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

O’nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Andolsun onlara "Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz" dersen, inkar edenler mutlaka "Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir" derler.

HUD
11:41

بِسْمِ

bismi

adıyladır

Dedi ki "Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."

HUD
11:44

وَيَا سَمَاءُ

ve yā semāu

gök

Denildi ki "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da "Uzak olsunlar" denildi.

HUD
11:52

السَّمَاءَ

s-semāe

gökten

Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."

HUD
11:107

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gökler

Onlar, Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. Çünkü Rabbin, gerçekten dilediğini yapandır.

HUD
11:108

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gökler

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.

HUD
11:123

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin gaybı Allah’ındır, bütün işler O’na döndürülür; öyleyse O’na kulluk edin ve O’na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.

YUSUF
12:40

أَسْمَاءً

esmā'en

(boş) isimlerden

"Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."

YUSUF
12:40

سَمَّيْتُمُوهَا

semmeytumūhā

isimlendirdiği

"Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."

YUSUF
12:101

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

"Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat."

YUSUF
12:105

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.

HICR
15:14

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de,

HICR
15:16

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.

HICR
15:22

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine-koruyucuları değilsiniz.

HICR
15:85

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran.

EN'ÂM
6:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah’adır. (Bundan) Sonra bile, inkar edenler, Rablerine (birtakım varlıkları ve güçleri) denk tutuyorlar.

EN'ÂM
6:2

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. Adı konulmuş ecel, O’nun Katındadır. Sonra siz (yine) kuşkuya kapılıyorsunuz.

EN'ÂM
6:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde de

Göklerde ve yerde Allah O’dur. Gizlinizi ve açığınızı bilir; kazandıklarınızı da bilir.

EN'ÂM
6:6

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü de

Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.

EN'ÂM
6:12

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki "Allah’ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

EN'ÂM
6:14

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

De ki "O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken, ben Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki "Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve Sakın müşriklerden olma." (denildi.)

EN'ÂM
6:35

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.

EN'ÂM
6:60

مُسَمًّى

musemmen

belirlenmiş

Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün ’güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı’ bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O’dur. Sonra ’en son dönüşünüz’ O’nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir.

EN'ÂM
6:73

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O’nun "ol" dediği gün (herşey) oluverir, O’nun sözü haktır. Sur’a üfürüldüğü gün, mülk O’nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.

EN'ÂM
6:75

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Böylece İbrahim’e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk.

EN'ÂM
6:79

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

"Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim."

EN'ÂM
6:99

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.

EN'ÂM
6:101

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O’nun nasıl bir çocuğu olabilir? O’nun bir eşi (zevcesi) yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir.

EN'ÂM
6:118

اسْمُ

ismu

adı

Eğer O’nun ayetlerine inanıyorsanız, artık üzerinde yalnızca Allah’ın ismi anılanlardan yiyin.

EN'ÂM
6:119

اسْمُ

ismu

adı

Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah’ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.

EN'ÂM
6:121

اسْمُ

ismu

adı

Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk’tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz.

EN'ÂM
6:125

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.

EN'ÂM
6:138

اسْمَ

isme

adı

Ve kendi zanlarınca dediler ki "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.

SAFFAT
37:5

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, doğuların da Rabbidir.

SAFFAT
37:6

السَّمَاءَ

s-semāe

semasını

Şüphesiz Biz dünya göğünü ’çekici bir süsle’, yıldızlarla süsleyip-donattık.

LOKMAN
31:10

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.

LOKMAN
31:10

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.

LOKMAN
31:16

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

"Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır."

LOKMAN
31:20

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.

LOKMAN
31:25

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Andolsun onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız; "Allah" diyecekler. De ki; "Hamd Allah’ındır." Hayır, onların çoğu bilmezler.

LOKMAN
31:26

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Şüphesiz Allah, Gani (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid (hamd da yalnızca O’na ait)tir.

LOKMAN
31:29

مُسَمًّى

musemmen

belli

Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar. Güneş ile ayı emre amade kılmıştır. Her biri, adı konulmuş bir süreye kadar akıp gider. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

SEBE
34:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü Kendisi’ne ait olan Allah’ındır; ahirette de hamd O’nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır.

SEBE
34:2

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Yerin içine gireni, ondan çıkanı; gökten ineni ve oraya çıkanı bilir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.

SEBE
34:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

İnkar edenler, dediler ki "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O’ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."

SEBE
34:9

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek, onları yerin-dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ’gönülden (Allah’a) yönelen’ her kul için bir ayet vardır.

SEBE
34:9

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Onlar, gökten ve yerden önlerinde ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek, onları yerin-dibine geçirir ya da gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Hiç şüphesiz, bunda ’gönülden (Allah’a) yönelen’ her kul için bir ayet vardır.

SEBE
34:22

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Allah’ın dışında (tanrı diye) öne sürdüklerinizi çağırın. Onların göklerde ve yerde bir zerre ağırlığınca bile (hiçbir şeye) güçleri yetmez; onların bu ikisinde hiçbir ortaklığı olmadığı gibi, O’nun bunlardan hiçbir destekçi olanı da yoktur.

SEBE
34:24

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökler-

De ki "Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran kim?" De ki " Allah, gerçekten ya biz, ya da siz herhalde bir hidayet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklıkta."

ZÜMER
39:5

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O’dur.

ZÜMER
39:5

مُسَمًّى

musemmen

belli bir

Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp-örtüyor. Güneşe ve aya boyun eğdirdi. Her biri adı konulmuş bir ecele (süreye) kadar akıp gitmektedir. Haberin olsun; üstün ve güçlü olan, bağışlayan O’dur.

ZÜMER
39:21

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.

ZÜMER
39:38

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler. De ki "Gördünüz mü-haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O’nun zararını kaldırabilirler mi? Ya da bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup-önleyebilecekler mi" De ki "Allah, bana yeter. Tevekkül edecek olanlar, O’na tevekkül etsinler."

ZÜMER
39:42

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

ZÜMER
39:44

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

De ki "Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz."

ZÜMER
39:46

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

De ki "Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahede edilebileni bilen Allah’ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen hüküm vereceksin."

ZÜMER
39:63

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. Allah’ın ayetlerine (karşı) inkar edenler ise; işte onlar, hüsrana uğrayanlardır.

ZÜMER
39:67

وَالسَّمَاوَاتُ

ve ssemāvātu

ve gökler

Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve Yücedir.

ZÜMER
39:68

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Sur’a üfürüldü; böylece Allah’ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.

MÜ'MIN
40:13

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

O, size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.

MÜ'MIN
40:37

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.

MÜ'MIN
40:57

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler.

MÜ'MIN
40:64

وَالسَّمَاءَ

ve ssemāe

ve göğü

Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir.

MÜ'MIN
40:67

مُسَمًّى

musemmen

belli

O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır).

FUSSILET
41:11

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.

FUSSILET
41:12

سَمَاوَاتٍ

semāvātin

gök

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.

FUSSILET
41:12

سَمَاءٍ

semāin

göğe

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.

FUSSILET
41:12

السَّمَاءَ

s-semāe

semasını

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.

ŞURA
42:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanlar O’nundur. O, Yücedir, büyüktür.

ŞURA
42:5

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gökler

Gökler, neredeyse üstlerinden çatlayıp-parçalanacaklar; melekler de Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlara mağfiret dilerler. Haberiniz olsun; gerçekten Allah, bağışlayan ve esirgeyen O’dur.

ŞURA
42:11

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

O, göklerin ve yerin Yaratıcısı’dır. Size kendi nefislerinizden eşler, davarlardan da çiftler var etti. Sizleri bu tarzda türetip-yayıyor. O’nun benzeri gibi olan hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir.

ŞURA
42:12

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur. O, dilediğine rızkı genişletip-yayar ve kısar da. Çünkü O, herşeyi bilendir.

ŞURA
42:14

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ’tecavüz ve haksızlık’ dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından kitaba mirasçı olanlar ise, herhalde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.

ŞURA
42:29

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Göklerin ve yerin yaratılması ile onlarda her canlıdan türetip-yayması O’nun ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini toplamaya güç yetirendir.

ŞURA
42:49

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler armağan eder, dilediğine de erkek armağan eder.

ŞURA
42:53

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde bulunanların tümü Kendisi’ne ait olan Allah’ın yoluna. Haberiniz olsun; işler Allah’a döner.

ZUHRUF
43:9

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız "Onları üstün ve güçlü (Aziz) olan, bilen (Allah) yarattı" diyecekler.

ZUHRUF
43:11

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ki O, belli bir miktar ile gökten su indirdi de, onunla ölü bir memleketi ‘dirilttik (ve her yanına yeniden hayat) yaydık’; siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız.

ZUHRUF
43:82

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın Rabbi (olan Allah), onların nitelendirdiklerinden Yücedir.

ZUHRUF
43:84

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Göklerde İlah ve yerde İlah O’dur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.

ZUHRUF
43:85

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü Kendisi’nin olan (Allah) ne Yücedir. Kıyamet-saatinin ilmi O’nun Katındadır ve O’na döndürüleceksiniz.

DUHAN
44:7

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Eğer kesin bir bilgiyle inanıyorsanız (Allah), göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabbidir.

DUHAN
44:10

السَّمَاءُ

s-semāu

göğün

Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle;

DUHAN
44:29

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Onlar için ne gök, ne yer ağlamadı ve onlar (ın azabı) ertelenmedi.

DUHAN
44:38

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık.

CASIYE
45:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Şüphesiz, mü’minler için göklerde ve yerde ayetler vardır.

CASIYE
45:5

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır.

CASIYE
45:13

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

CASIYE
45:22

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah, gökleri ve yeri hak olarak yarattı; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez.

CASIYE
45:27

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (işte) o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır.

CASIYE
45:36

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Şu halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi Allah’ındır.

CASIYE
45:37

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

AHKAF
46:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir.

AHKAF
46:3

مُسَمًّى

musemmen

belli

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir.

AHKAF
46:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin."

AHKAF
46:33

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Onlar görmüyorlar mı ki, gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan (Allah), ölüleri de diriltmeye güç yetirir. Hayır; gerçekten O, herşeye güç yetirendir.

ZARIYAT
51:7

وَالسَّمَاءِ

vessemāi

göğe andolsun ki

’Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış’ göğe andolsun;

ZARIYAT
51:22

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Gökte rızkınız vardır ve size va’dolunmakta olan da.

ZARIYAT
51:23

السَّمَاءِ

s-semāi

göğün

İşte, göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, şüphesiz, o (size va’dedilen) sizin (aranızda) konuştuklarınız kadar, elbette kesin bir gerçektir.

ZARIYAT
51:47

وَالسَّمَاءَ

ve ssemāe

ve göğü

Biz göğü ’büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.

GAŞIYE
88:18

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Göğe, nasıl yükseltildi?

KEHF
18:14

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; İlah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız."

KEHF
18:26

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

De ki "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O’nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O’nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz."

KEHF
18:40

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

KEHF
18:45

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Onlara, dünya hayatının örneğini ver; gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karıştı, böylece rüzgarların savurduğu çalı-çırpı oluverdi. Allah, herşeyin üzerinde güç yetirendir.

KEHF
18:51

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.

NAHL
16:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri hak ile yarattı O, şirk koştukları şeylerden Yücedir.

NAHL
16:10

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız.

NAHL
16:49

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah’a secde ederler ve onlar büyüklük taslamazlar.

NAHL
16:52

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz?

NAHL
16:61

مُسَمًّى

musemmen

takdir edilen

Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.

NAHL
16:65

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Allah gökten su indirdi, ölümünden sonra yeri onunla diriltti; işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten bir ayet vardır.

NAHL
16:73

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerden

Allah’ın dışında, kendileri için göklerden ve yerden hiçbir rızka, hiçbir şeye malik olmayan ve buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?

NAHL
16:77

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. (Kıyamet) Saatin(in) emri de yalnızca (süratli) göz açıp kapama gibidir veya daha yakındır. Şüphesiz, Allah herşeye güç yetirendir.

NAHL
16:79

السَّمَاءِ

s-semāi

göğün

Göğün boşluğunda boyun eğdirilmiş (musahhar kılınmış) kuşları görmüyorlar mı? Onları (böyle boşlukta) Allah’tan başkası tutmuyor. Şüphesiz, iman eden bir topluluk için bunda ayetler vardır.

NUH
71:4

مُسَمًّى

musemmen

belli

"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah’ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."

NUH
71:11

السَّمَاءَ

s-semāe

gökten

"(Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın."

NUH
71:15

سَمَاوَاتٍ

semāvātin

göğü

"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?"

İBRAHIM
14:2

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Şiddetli azap dolayısıyla vay inkar edenlere.

İBRAHIM
14:10

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Resulleri dedi ki "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

İBRAHIM
14:10

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

Resulleri dedi ki "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

İBRAHIM
14:19

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah’ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse sizi giderir-yok eder ve yeni bir halk getirir.

İBRAHIM
14:24

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.

İBRAHIM
14:32

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve onun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için size, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır.

İBRAHIM
14:32

السَّمَاءِ

s-semāi

gökten

Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve onun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için size, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır.

İBRAHIM
14:38

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

"Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz."

İBRAHIM
14:48

وَالسَّمَاوَاتُ

ve ssemāvātu

ve gökler de

Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah’ın huzuruna çıka(rıla)caklardır.

ENBIYA
21:4

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Dedi ki "Benim Rabbim, gökte ve yerde söylenen-sözü bilir; O, işitendir, bilendir."

ENBIYA
21:16

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Biz, bir ’oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık.

ENBIYA
21:19

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde kim varsa O’nundur. O’nun yanında olanlar, O’na ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar.

ENBIYA
21:30

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökler

O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?

ENBIYA
21:32

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:56

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

"Hayır" dedi. "Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir, onları Kendisi yaratmıştır ve ben de buna şehadet edenlerdenim."

ENBIYA
21:104

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız.

MÜ'MINUN
23:18

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.

MÜ'MINUN
23:71

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

gökler

Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.

MÜ'MINUN
23:86

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göğün

De ki "Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi kimdir?"

SECDE
32:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O’nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

SECDE
32:5

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O’na yükselir.

TUR
52:9

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

O gün gök, sarsılıp çalkalanır.

TUR
52:36

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri (mi?)

Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.

TUR
52:44

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile "Üst üste yığılmış bir buluttur." derler.

MÜLK
67:3

سَمَاوَاتٍ

semāvātin

göğü

O, biri diğeriyle ’tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ’çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun?

MÜLK
67:5

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Andolsun, Biz en yakın olan göğü (dünya göğünü) kandillerle süsleyip-donattık ve bunları, şeytanlar için taşlama-birimleri (rücum) kıldık. Onlar için çılgınca yanan ateşin azabını hazırladık.

MÜLK
67:16

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Gökte olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? Bir bakmışsınız ki, o (yeryüzü) sallanıp-çalkalanmaktadır.

MÜLK
67:17

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz.

HAKKA
69:16

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, ’sarkmış-za’fa uğramıştır.’

HAKKA
69:52

بِاسْمِ

bismi

adını

Öyleyse, büyük Rabbini ismiyle tesbih et.

ME'ARIC
70:8

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün;

NEBE
78:19

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.

NEBE
78:37

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O’na hitap etmeye güç yetiremezler.

NAZI'AT
79:27

السَّمَاءُ

s-semāu

gök (mü?)

Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? (Allah) Onu bina etti.

İNFITAR
82:1

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gök, çatlayıp-yarıldığı zaman,

İNŞIKAK
84:1

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Gök, yarılıp-parçalandığı,

RUM
30:8

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar.

RUM
30:8

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiştir

Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar.

RUM
30:18

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Hamd O’nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.

RUM
30:22

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır.

RUM
30:24

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

RUM
30:25

السَّمَاءُ

s-semāu

göğün

Göğün ve yerin O’nun emriyle (hareketten kesilip olduğu yerde veya bu düzen içinde) durması da, O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden (toprağın altından) bir (kere) çağırma ile çağırdığı zaman, hemencecik siz (bir de bakarsınız ki) çıkarılmışsınız.

RUM
30:26

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde bulunanlar O’nundur; hepsi O’na ’gönülden boyun eğmiş’ bulunuyorlar.

RUM
30:27

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en Yüce misal O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

RUM
30:48

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

ANKEBUT
29:22

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Siz yerde ve gökte (Allah’ı) aciz bırakamazsınız. Sizin Allah’ın dışında veliniz yoktur, yardım edeniniz de yoktur.

ANKEBUT
29:34

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

"Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz."

ANKEBUT
29:44

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardır.

ANKEBUT
29:52

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah’ı inkar edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır."

ANKEBUT
29:53

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Eğer adı konulmuş bir ecel (tayin edilmiş bir vakit) olmasaydı, herhalde onlara azap gelmiş olurdu. Fakat kendileri şuurunda olmadan, onlara kuşkusuz apansız geliverecektir.

ANKEBUT
29:61

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Andolsun, onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?

ANKEBUT
29:63

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Andolsun onlara "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" diyecekler. De ki "Hamd Allah’ındır." Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.

RA'D
13:2

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.

RA'D
13:2

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.

RA'D
13:15

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).

RA'D
13:16

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

De ki "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki "Allah’tır." De ki "Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki "Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki "Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır."

RA'D
13:17

السَّمَاءِ

s-semāi

gökten

(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.

RA'D
13:33

سَمُّوهُمْ

semmūhum

onları isimlendirin

Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı (baş kaldırılır?) Onlar Allah’a ortaklar koştular. De ki "Bunları adlandırın (bakalım). Yoksa siz yeryüzünde bilmeyeceği bir şeyi O’na haber mi veriyorsunuz? Yoksa sözün zahirine (veya boş ve süslü olanına)mi (kanıyorsunuz)? Hayır, inkar edenlere kendi hileli-düzenleri süslü-çekici gösterilmiştir ve onlar (doğru) yoldan alıkonulmuşlardır. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.

HAC
22:5

مُسَمًّى

musemmen

belirtilmiş

Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.

HAC
22:15

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Kim, Allah’ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?

HAC
22:18

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerdeki

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedirler. Birçoğu üzerine azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

HAC
22:28

اسْمَ

isme

adını

Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

HAC
22:31

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Allah’ı birleyen (Hanif)ler olarak, O’na (hiçbir) ortak koşmaksızın. Kim Allah’a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.

HAC
22:33

مُسَمًّى

musemmen

belirli

Onlarda sizin için adı konulmuş bir süreye kadar yararlar vardır. Sonra onların yerleri Beyt-i Atik’tir.

HAC
22:34

اسْمَ

isme

adını

Biz her ümmet için bir "Mensek" kıldık, O’nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İşte sizin İlahınız bir tek İlah’tır, artık yalnızca O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver.

HAC
22:36

اسْمَ

isme

adını

İri cüsseli develeri size Allah’ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah’ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.

HAC
22:40

اسْمُ

ismu

ismi

Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah’tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah’ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.

HAC
22:63

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, herşeyden haberdardır.

HAC
22:64

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır, övülmeye layık olandır.

HAC
22:65

السَّمَاءَ

s-semāe

göğü

Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.

HAC
22:70

السَّمَاءِ

s-semāi

gökte

Allah’ın, gökte ve yerde olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitaptadır. Hiç şüphesiz bunlar(ı bilmek), Allah için pek kolaydır.

HAC
22:78

سَمَّاكُمُ

semmākumu

size adını verdi

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

RAHMAN
55:7

وَالسَّمَاءَ

ve ssemāe

ve göğü

Gökyüzü, Onu da yükseltti ve mizanı koydu.

RAHMAN
55:29

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olan ne varsa O’ndan ister. O, her gün bir iştedir.

RAHMAN
55:33

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak ’üstün bir güç (sultan)’ olmaksızın aşamazsınız.

RAHMAN
55:37

السَّمَاءُ

s-semāu

gök

Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman;

RAHMAN
55:78

اسْمُ

ismu

adı

Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne Yücedir.

İNSAN
76:18

تُسَمَّىٰ

tusemmā

adına denir

Bir pınar ki orada "selsebil" olarak adlandırılır.

İNSAN
76:25

اسْمَ

isme

adını

Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret.

BAKARA
2:19

السَّمَاءِ

s-semāi

gök

Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, ’gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle’; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır.

BAKARA
2:22

وَالسَّمَاءَ

ve ssemāe

ve göğü

O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah’a eşler koşmayın.

BAKARA
2:22

السَّمَاءِ

s-semāi

gök

O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün bunları) bile bile Allah’a eşler koşmayın.

BAKARA
2:29

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

BAKARA
2:29

سَمَاوَاتٍ

semāvātin

gök (olarak)

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

BAKARA
2:31

الْأَسْمَاءَ

l-esmā'e

isimleri

Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.

BAKARA
2:31

بِأَسْمَاءِ

biesmā'i

isimlerini

Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi.

BAKARA
2:33

بِأَسْمَائِهِمْ

biesmāihim

onların isimlerini

(Allah) "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim."

BAKARA
2:33

بِأَسْمَائِهِمْ

biesmāihim

onların isimlerini

(Allah) "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim."

BAKARA
2:33

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

(Allah) "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim."

BAKARA
2:59

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.

BAKARA
2:107

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.

BAKARA
2:114

اسْمُهُ

ismuhu

isminin

Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.

BAKARA
2:116

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Dediler ki "Allah oğul edindi." O, (bu yakıştırmadan) Yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur, tümü O’na gönülden boyun eğmişlerdir.

BAKARA
2:117

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.

BAKARA
2:144

السَّمَاءِ

s-semāi

göğe

Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek (hak) olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

BAKARA
2:164

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

BAKARA
2:164

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

BAKARA
2:164

السَّمَاءِ

s-semāi

yer

Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

BAKARA
2:255

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Allah... O’ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.

BAKARA
2:255

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Allah... O’ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.

BAKARA
2:282

مُسَمًّى

musemmen

belirli bir

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:284

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Allah, herşeye güç yetirendir.

ENFAL
8:11

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Hani Kendisi’nden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gidermek, kalplerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştırmak için size gökten su indiriyordu.

ENFAL
8:32

السَّمَاءِ

s-semāi

gökten

Bir de "Ey Allah’ımız, eğer bu (Kur’an) bir gerçek olarak Senin Katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azap getir (bakalım)." demişlerdi.

ÂL-I İMRAN
3:5

السَّمَاءِ

s-semāi

ve gökte

Şüphesiz, yerde ve gökte Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.

ÂL-I İMRAN
3:29

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Sinelerinizde olanı -gizleseniz de, açığa vursanız da- Allah bilir. Ve göklerde olanı da, yerde olanı da bilir. Allah, herşeye güç yetirendir."

ÂL-I İMRAN
3:36

سَمَّيْتُهَا

semmeytuhā

ona adını verdim

Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."

ÂL-I İMRAN
3:45

اسْمُهُ

ismuhu

onun adı

Hani melekler, dediler ki "Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette ’seçkin, onurlu, saygındır’ ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır."

ÂL-I İMRAN
3:83

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Peki onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:109

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ÂL-I İMRAN
3:129

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ındır. Kimi dilerse bağışlar, kimi dilerse azaplandırır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

ÂL-I İMRAN
3:133

السَّمَاوَاتُ

s-semāvātu

göklerle

Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.

ÂL-I İMRAN
3:180

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Allah’ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:189

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Allah, herşeye güç yetirendir.

ÂL-I İMRAN
3:190

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.

ÂL-I İMRAN
3:191

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."

HAŞR
59:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

HAŞR
59:24

الْأَسْمَاءُ

l-esmā'u

isimler

O Allah ki, Yaratan’dır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ’şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.

HAŞR
59:24

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

O Allah ki, Yaratan’dır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ’şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.

CUM'A
62:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah’ı tesbih eder.

AHZAB
33:72

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklere

Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

NISA
4:126

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, herşeyi kuşatandır.

NISA
4:131

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere "Allah’tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

NISA
4:131

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Andolsun, Biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere "Allah’tan korkup-sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hamde layık olandır.

NISA
4:132

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.

NISA
4:153

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Kitap Ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki "Bize Allah’ı açıkça göster." Böylece zulümlerinden dolayı onlara yıldırım çarpmıştı. Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Yine bundan dolayı onları affettik ve Musa’ya apaçık olan ispatlayıcı bir delil verdik.

NISA
4:170

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah’ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NISA
4:171

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.

TALAK
65:12

سَمَاوَاتٍ

semāvātin

göğü

Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah’ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.

NUR
24:35

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir.

NUR
24:36

اسْمُهُ

ismuhu

adının

(Bu nur,) Allah’ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler.

NUR
24:41

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah’ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.

NUR
24:42

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır ve dönüş yalnızca O’nadır.

NUR
24:43

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Görmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; böylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını görürsün. Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.

NUR
24:64

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Dikkatli olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O’na döndürülecekleri gün, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, herşeyi bilendir.

MUNAFIKUN
63:7

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Onlar ki "Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

MÜCADELE
58:7

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

HUCURAT
49:11

الِاسْمُ

l-iismu

adı

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ’olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

HUCURAT
49:16

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

De ki "Siz Allah’a dininizi mi öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, herşeyi bilendir."

HUCURAT
49:18

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı görendir.

TEĞABUN
64:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd (övgü) de O’nundur. O, herşeye güç yetirendir.

TEĞABUN
64:3

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri hak olmak üzere yarattı ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yaptı. Dönüş O’nadır.

TEĞABUN
64:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümünü bilir; sizin saklı tuttuklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

SAF
61:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

SAF
61:6

اسْمُهُ

ismuhu

onun ismi

Hani Meryem oğlu İsa da "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.

FETIH
48:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ’güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

FETIH
48:7

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

FETIH
48:14

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır; dilediğine mağfiret eder, dilediğini azaplandırır. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

MAIDE
5:4

اسْمَ

isme

adını

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

MAIDE
5:17

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Andolsun, "Şüphesiz, Allah Meryem oğlu Mesih’tir." diyenler küfre düşmüştür. De ki "O, eğer Meryem oğlu Mesih’i, onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse, Allah’tan (bunu önlemeye) kim bir şeye malik olabilir? Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir.

MAIDE
5:18

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Yahudi ve Hıristiyanlar "Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi. De ki "Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azaplandırıyor? Hayır, siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır."

MAIDE
5:40

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkünün Allah’a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azaplandırır, kimi dilerse bağışlar. Allah, herşeye güç yetirendir.

MAIDE
5:97

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe’yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay’ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Allah’ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah’ın gerçekten herşeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir.

MAIDE
5:112

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da "Eğer inanmışlarsanız Allah’tan korkup-sakının" demişti.

MAIDE
5:114

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Meryem oğlu İsa "Allah’ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.

MAIDE
5:120

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır. O, herşeye güç yetirendir.

HADID
57:1

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerde

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

HADID
57:2

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir.

HADID
57:4

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.

HADID
57:4

السَّمَاءِ

s-semāi

gök-

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.

HADID
57:5

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. (Sonunda bütün) işler Allah’a döndürülür.

HADID
57:10

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:21

السَّمَاءِ

s-semāi

gök

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ’çaba gösterip-yarışın,’ ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

TEVBE
9:36

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

gökleri

Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir.

TEVBE
9:116

السَّمَاوَاتِ

s-semāvāti

göklerin

Gerçek şu ki, göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır; diriltir ve öldürür. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.