Edip Yüksel 

1. And olsun sıralar halinde dizenlere,

2. İtekleyip sürenlere,

3. Ve mesajı okuyanlara…

4. Ki sizin Tanrınız birdir.

5. Göklerin, yerin ve her ikisinin arasında bulunanların Rabbidir, doğuların Rabbidir.

6. Biz en aşağıdaki göğü gezegenler ile süsleyip,

7. Her türlü inatçı sapkına karşı bir koruma yaptık.

8. Yüce topluluğu dinleyemezler; her yandan atılırlar.

9. Kovulurlar; sürekli bir azabı haketmişlerdir.

10. Bir söz kapan olursa, onu, delici bir ışın izler.

11. Sor onlara, "Yaratılış bakımından onlar mı daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Onları yapışkan bir balçıktan yarattık.

12. Sen hayranlık duyarken onlar alay ediyorlar.

13. Kendilerine hatırlatıldığında öğüt almıyorlar.

14. Bir delil gördüklerinde onu aşağılıyorlar.

15. Derler, "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir."

16. "Ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra mı, biz mi diriltilecekmişiz?"

17. "Hatta bizden önceki atalarımız da mı?"

18. De ki "Evet, hem de horlanarak."

19. O, bir tek dokunmadır. O zaman (kalkıp) bakınırlar.

20. "Vay halimize!" derler, "Bu Yargı Günüdür."

21. Bu, sizin yalanlamış olduğunuz karar günüdür.

22. Zalimleri toplayın. Eşlerini ve,

23. ALLAH’tan başka hizmet ettiklerini… Onlara cehennemin yolunu gösterin.

24. Ve durdurun onları; sorguya çekileceklerdir.

25. "Neden birbirinize yardım etmiyorsunuz?"

26. Hayır, o gün tümüyle teslim olmuşlardır.

27. Dönüp birbirlerini sorgularlar.

28. "Siz bize sağ yanımızdan yaklaşıyordunuz" derler.

29. Derler ki, "Aslında siz onaylamış kimseler değildiniz."

30. "Bizim sizin üzerinizde herhangi bir gücümüz yoktu. Aksine siz azmış bir topluluktunuz."

31. "Efendimizin hakkımızdaki sözü gerçekleşti, artık tadacağız."

32. "Biz azmıştık. Sizi de azdırdık."

33. Böylece, o gün onlar azapta ortaktırlar.

34. Biz suçlulara böyle yaparız.

35. Kendilerine "La ilahe illa ALLAH" denildiğinde büyükleniyorlardı.

36. "Tanrılarımızı deli bir şair için mi terk edeceğiz?" diyorlardı.

37. Doğrusu, o, gerçeği getirmiş ve elçileri doğrulamıştır.

38. Siz elbette acı azabı tadacaksınız.

39. Sadece yapmış olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.

40. Kendilerini sadece ALLAH’a adamış kulları hariç.

41. Onlar bilinen bir rızkı haketmişlerdir.

42. Meyvelerle ağırlanacaklardır.

43. Nimet bahçelerinde.

44. Karşılıklı koltuklar üzerinde.

45. Onlara pınarlardan doldurulmuş kadehler sunulur.

46. Durudur, içenlere zevk ve lezzet verir.

47. Onda ne başağrısı ne de sarhoşluk vardır.

48. Yanlarında da, gözlerinin içine bakan güzel eşler…

49. Korunmuş yumurtalar gibidirler.

50. Birbirlerine dönüp soruşurlar.

51. İçlerinden biri der ki, "Benim bir arkadaşım vardı."

52. "Şöyle konuşurdu, ’Sen de doğruluyor musun?’ "

53. "Biz toprak ve kemik olduktan sonra mı, biz mi dirileceğiz?"

54. (Yanındakilere,) "Bakar mısınız?" der.

55. Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur.

56. "ALLAH’a andolsun, az kalsın sen beni de mahvedecektin" der.

57. "Efendimin nimeti olmasaydı, ben de şimdi seninle birlikte olurdum."

58. "(Sana göre), biz öldüğümüzde"

59. "İlk ölüm hariç, cezalandırılmayacaktık hani?"

60. İşte büyük zafer budur.

61. Çalışanlar bunun için çalışmalı.

62. Bu mu daha iyi bir duraktır, yoksa zakkum ağacı mı?

63. Biz onu zalimler için bir test kıldık.

64. O, cehennemin dibinden çıkan bir ağaçtır.

65. Tomurcukları sapkınların başı gibidir.

66. Onlar ondan yiyerek karınlarını doyuracaklar.

67. Bunun üstüne onlar için cehennemi bir kokteyl vardır.

68. Sonra dönüşleri yine cehennemedir.

69. Onlar, atalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

70. Ve onların izlerini körükörüne izliyorlardı.

71. Kendilerinden önce de niceleri aynı şekilde sapmıştı.

72. İçlerinden uyarıcılar göndermiştik.

73. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak.

74. Kendilerini sadece ALLAH’a adayan kulları hariç.

75. Nuh bize seslenmişti de ne güzel karşılık vermiştik.

76. Onu ve ailesini o büyük felaketten kurtarmıştık.

77. Onun soyunu ise yaşattık.

78. Ve biz onu daha sonrakiler için bıraktık.

79. Tarih boyunca Nuh’a selam.

80. Biz güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.

81. O, bizim gerçeği onaylayan kullarımızdandı.

82. Sonra diğerlerini boğduk.

83. İbrahim onun bir kolundan idi.

84. Efendisine tertemiz bir kalp ile gelmişti.

85. Babasına ve halkına, "Neye hizmet ediyorsunuz?" demişti.

86. "ALLAH’ın dışında, uyduruk tanrılar mı istiyorsunuz?"

87. "Evrenlerin Efendisini ne zannediyorsunuz?"

88. Yıldızlara bir göz attı.

89. "Bıktım, yoruldum artık" dedi.

90. Onlar da onu bırakıp gittiler.

91. Sonra, tanrılarına yöneldi ve "Yemez misiniz?" dedi.

92. "Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?"

93. Ve üzerlerine yürüyüp tüm gücüyle vurdu.

94. Hemen ona doğru koşuştular.

95. Dedi ki, "Yonttuğunuz şeylere mi hizmet ediyorsunuz?."

96. "ALLAH, sizi de ve yaptığınız şeyleri de yaratandır."

97. Dediler ki, "Onun için bir yapı kurun ve onu ateşe atın."

98. Onun için bir plan düşündüler, fakat biz onları altettik.

99. Dedi ki, "Ben Efendime gidiyorum; O bana yol gösterir."

100. "Efendim, bana erdemli birini bağışla."

101. Biz de ona yumuşak huylu bir erkek çocuk bağışladık.

102. Onunla birlikte çalışma çağına varınca, "Oğlum" dedi, "Rüyamda seni boğazlamam gerektiğini görüyorum. Ne düşünüyorsun?" "Babacığım" dedi, "Sana emredileni uygula. ALLAH dilerse beni sabırlı bulacaksın."

103. Böylece ikisi de teslim oldu ve onu alnı üzerine yıktı.

104. Kendisine, "İbrahim!" diye seslendik,

105. "Sen rüyanı uyguladın." İyileri böyle ödüllendiririz.

106. Gerçekten bu apaçık bir sınavdı.

107. Ve biz ona fidye olarak büyük bir kurban verdik.

108. Sonrakiler için onun tarihini koruduk.

109. İbrahim’e selam olsun.

110. Biz iyi davrananları böyle ödüllendiririz.

111. O, bizim gerçeği onaylayan kullarımızdandı.

112. Ona İshak’ı müjdeledik, erdemlilerden bir peygamber olarak.

113. Ona da İshak’a da lütufta bulunduk. Kuşkusuz, ikisinin de soyundan hem iyi davrananlar var, hem kendisine zulmedenler.

114. Biz Musa’ya ve Harun’a iyilikte bulunmuştuk.

115. İkisini ve halklarını o büyük felaketten kurtardık.

116. Onlara yardım ettik de üstün geldiler.

117. Ve o ikisine apaçık anlaşılan kitabı verdik.

118. Her ikisini doğru yola ilettik.

119. O ikisinin tarihini sonrakiler için koruduk.

120. Musa’ya ve Harun’a selam (barış) olsun.

121. Biz, iyi davrananları işte böyle ödüllendiririz.

122. O ikisi bizim gerçeği onaylayan kullarımızdandı.

123. İlyas elçilerden biriydi.

124. Halkına, "Erdemli olmayacak mısınız?" dedi.

125. En güzel Yaratanı bırakıp Ba’le mi hizmet edersiniz?

126. ALLAH sizin ve geçmişteki atalarınızın Rabbidir.

127. Onu yalanladılar; onlar hesaba çekileceklerdir.

128. Kendilerini sadece ALLAH’a adayan kulları hariç.

129. Sonrakiler için onun tarihini koruduk.

130. İlyas ailesine selam olsun.

131. İyi davrananları biz böyle ödüllendiririz.

132. O bizim gerçeği onaylayan kullarımızdandı.

133. Lut da elçilerden biriydi.

134. Onu ve ailesini topluca kurtardık.

135. Ancak geride kalan yaşlı kadın hariç.

136. Sonra diğerlerini yok ettik.

137. Siz yıkıntılarının yanından geçiyorsunuz; sabahleyin,

138. Ve geceleyin. Aklınızı kullanmaz mısınız?

139. Yunus da elçilerden biriydi.

140. Dolu bir gemiye kaçmıştı.

141. Karşı çıktı ve kayanlardan oldu.

142. Balık onu yuttu, bundan o sorumluydu.

143. (Tanrı’yı) anıp düşünmeseydi,

144. Diriliş Gününe kadar onun karnında kalacaktı.

145. Onu çöl gibi bir sahile attık, yorgun ve bitkin…

146. Ve onun için orada geniş yapraklı ağaç yetiştirdik.

147. Biz onu yüz bin veya daha çok kişiye gönderdik.

148. Onayladılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik.

149. Sor onlara, kızları senin Efendine, erkekleri kendilerine mi ayırıyorlar?"

150. Yoksa melekleri, onların gözü önünde dişi olarak mı yarattık?

151. Aslında onlar uydurdukları yüzünden diyorlar ki

152. "ALLAH doğurdu." Onlar yalancıdırlar.

153. Kızları erkeklere mi tercih etti?

154. Size ne oldu, nasıl karar veriyorsunuz?

155. Öğüt almaz mısınız?

156. Yoksa apaçık bir delile mi sahipsiniz?

157. Doğruysanız kitabınızı getirin.

158. Hatta O’nunla cinler arasında bir akrabalık uydurdular. Halbuki cinler sorguya çekileceklerini bilirler.

159. ALLAH onların yakıştırmalarından çok Yücedir.

160. Kendilerini sadece ALLAH’a adayan kulları hariç.

161. Siz ve hizmet etmekte olduklarınız,

162. O’na karşı kimseyi saptıramazsınız.

163. Ancak cehennemde yanacaklar hariç.

164. Her birimizin belli bir görevi vardır.

165. Biz, (O’nun emrinde) sıra sıra dizenleriz,

166. Biz, anıp yüceltenleriz.

167. Diyorlardı ki,

168. "Yanımızda öncekilerden bir uyarı bulunsaydı"

169. "Kendimizi ALLAH’a adar, sadece O’na kul olurduk."

170. Böylece onu inkâr ettiler; ileride bilecekler.

171. Elçilikle görevli kullarımız için söz verilmiştir.

172. Onlar elbette zafere ulaşacaklar.

173. Bizim ordumuz kesinlikle üstün gelecektir.

174. Öyleyse bir süre için onlara aldırış etme.

175. Onları seyret; onlar da görecekler.

176. Azabımıza mı meydan okuyorlar?

177. Yurtlarına inince uyarılanların sabahı ne kötü olur!

178. Bir süreye kadar onlara aldırış etme.

179. Onları gözle; onlar da görecekler.

180. Üstünlük ve onurun sahibi olan Efendin, onların nitelemelerinden çok yücedir.

181. Gönderilmiş elçilere selam olsun.

182. Evrenlerin Rabbi olan ALLAH’a övgüler olsun.