1. Ta, Sin, Mim.
|
طسم
Ta sım mım
|
2. Bunlar apacik Kitap’in ayetleridir.
|
تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ
Tilke ayatül kitabil mübın
|
3. Inanmiyorlar diye nerdeyse kendini mahvedeceksin.
|
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Lealleke banıun nefseke ella yekunu mü’minın
|
4. Biz dilesek onlara gokten bir mucize inidiririz de ona boyun egip kalirlar.
|
إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ
İn neşe’ nünezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a’nakuhüm leha hadııyn
|
5. Rahman’dan kendilerine gelen her yeni ogutten mutlaka yuz cevirirler.
|
وَمَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ
Ve ma ye’tıhim min zikrim miner rahmani muhdesin illa kanu anhü mu’ridıyn
|
6. Evet, yalanladilar; alay edip durduklari seylerin haberleri kendilerine ulasacaktir.
|
فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنْبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Fe kad kezzebu fe seye’tıhim embaü ma kanu bihı yestehziun
|
7. Yeryuzune bakmazlar mi? Orada, bitkilerden nice guzel ciftler yetistirmisizdir.
|
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ
E ve lem yerav ilel erdı kem embetna fıha min külli zevcin kerım
|
8. suphesiz bunlarda Allah’in kudretine isaret vardir, ama cogu inanmazlar.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
9. Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
10. (10-11) Rabbin Musa’ya «Haksizlik eden millete, Firavun’un milletine git» diye nida etmisti. «Haksizliktan sakinmazlar mi?»
|
وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰ أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Ve iz nada rabbüke musa eni’til kavmez zalimın
|
11. (10-11) Rabbin Musa’ya «Haksizlik eden millete, Firavun’un milletine git» diye nida etmisti. «Haksizliktan sakinmazlar mi?»
|
قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۚ أَلَا يَتَّقُونَ
Kavme fir’avn e la yettekun
|
12. (12-14) Musa «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun’a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.
|
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ
Kale rabbi innı ehafü ey yükezzibun
|
13. (12-14) Musa «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun’a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.
|
وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ
Ve yedıyku sadrı ve la yentaliku lisanı fe ersil ila harun
|
14. (12-14) Musa «Rabbim! Dogrusu beni yalanlamalarindan korkuyorum; gogsum daraliyor, dilim acilmiyor. Onun icin Harun’a da elcilik ver. Onlarin bana isnat ettikleri bir suc da vardir. Beni oldurmelerinden korkuyorum» demisti.
|
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ
Ve le hüm aleyye zembün fe ehafü ey yaktülun
|
15. (15-17) Allah «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun’a variniz «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.
|
قَالَ كَلَّا ۖ فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا ۖ إِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ
Kale kella fezheba bi ayatina inna meaküm müstemiun
|
16. (15-17) Allah «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun’a variniz «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.
|
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Fe’tiya fir’avne fe kula inna rasulü rabbil alemın
|
17. (15-17) Allah «Hayir; ikiniz mucizlerimizle gidiniz. Dogrusu Biz sizinle beraber dinlemekteyiz. Firavun’a variniz «Biz suphesiz alemlerin Rabbinin elcisiyiz; Israilogullarini bizimle beraber gonder, deyiniz» demisti.
|
أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ
En ersil meana benı israiyl
|
18. (18-19) Firavun Musa’ya «Biz seni cocukken yanimiza alip buyutmedik mi? Hayatinin bircok yillarini aramizda gecirmedin mi? Sonunda yapacagni da yaptin. Sen nankorun birisin» dedi.
|
قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ
Kale e lem nürabbike fına velıdev ve lebiste fına min umürike sinın
|
19. (18-19) Firavun Musa’ya «Biz seni cocukken yanimiza alip buyutmedik mi? Hayatinin bircok yillarini aramizda gecirmedin mi? Sonunda yapacagni da yaptin. Sen nankorun birisin» dedi.
|
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنْتَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Ve fealte fa’letekelletı fealte ve ente minel kafirın
|
20. (20-22) Musa «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.
|
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ
Kale fealtüha izev ve ene mined dallın
|
21. (20-22) Musa «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.
|
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Fe ferartü minküm lemma hıftüküm fe vehebe lı rabbı hukmev ve cealenı minel murselın
|
22. (20-22) Musa «O isi kasden yaptimsa sapiklardan biri sayilirim. Bu yuzden sizden korkunca aranizdan kactim. Sonra, Rabbim bana hikmet verip, beni peygamber yapti. Basima kaktigin bu nimet, Israilogullarini kendine kole ettiginden oturudur» dedi.
|
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدْتَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
Ve tilke nı’metün temünnüha aleyye en abbedte benı israıl
|
23. Firavun «Alemlerin Rabbi de nedir?» dedi.
|
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ
Kale fir’avnü ve ma rabbül alemın
|
24. Musa Kesin olarak inanacaksaniz, bilin ki O goklerin, yerin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir» dedi.
|
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ
Kale rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma inküntüm mukının
|
25. Yaninda bulunanlara «Isitmiyor musunuz?» dedi.
|
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ
Kale li men havlehu ela testemiun
|
26. «Y sizin de Rabbiniz, once gecmis atalarinizin da Rabbidir» dedi.
|
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Kale rabbüküm ve rabbü abaikümül evvelın
|
27. Firavun, cevresindekilere «Size gonderilen peygamberiniz suphesiz delidir» dedi.
|
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
Kale inne rasulekümüllezı ürsile ileyküm le mecnun
|
28. Musa «Eger akledebilen kimselerseniz bilin ki O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulananlarin Rabbidir» dedi.
|
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
Kale rabbül mesrikı vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta’kılun
|
29. Firavun «Benden baskasini tanri edinirsen, and olsun ki seni zindanlik ederim» dedi.
|
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ
Kale leinittehazte ilahen ğayrı le ec’alenneke minel mescunın
|
30. Musa «Sana apacik bir sey getirmis isem de mi?» dedi.
|
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُبِينٍ
Kale e ve lev ci’tüke bi şey’im mübın
|
31. Firavun «Dogru sozlulerden isen haydi getir» dedi.
|
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Kale fe’ti bihı in künte mines sadikıyn
|
32. Bunun uzerine Musa degnegini atti, besbelli bir yilan oluverdi.
|
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُبِينٌ
Fe elka asahü fe iza hiye sü’banüm mübın
|
33. Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu.
|
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ
Ve nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin nazırın
|
34. (34-35) Firavun cevresinde bulunan ileri gelenlere «Dogrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan cikarmak istiyor; ne buyurursunuz? dedi.
|
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ
Kale lil melei havlehu inne haza lesahırun alım
|
35. (34-35) Firavun cevresinde bulunan ileri gelenlere «Dogrusu bu bilgin bir sihirbaz; sizi sihirle yurdunuzdan cikarmak istiyor; ne buyurursunuz? dedi.
|
يُرِيدُ أَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ أَرْضِكُمْ بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
Yürıdü ey yuhriceküm min erdıküm bi sıhrihı fe maza te’mürun
|
36. (36-37) «Onu ve kardesini alikoy, sehirlere, sana butun bilgin sihirbazlari getirecek toplayicilar gonder» dediler.
|
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Kalu ercih ve ehahü veb’as fil medaini haşirın
|
37. (36-37) «Onu ve kardesini alikoy, sehirlere, sana butun bilgin sihirbazlari getirecek toplayicilar gonder» dediler.
|
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ
Ye’tuke bi külli sehharin alım
|
38. Sihirbazlar, belirli bir gunun bildirilen vaktinde taplandilar.
|
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
Fe cümias seharatü li mıkati yevmim ma’lun
|
39. Insanlara «Siz de toplanir misiniz?» denildi.
|
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَ
Ve kıyle lin nasi hel entüm müctemiun
|
40. «ihirbazlar ustun gelirlerse biz de onlara uyariz» dediler.
|
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ
Leallena nettebius seharate in kanuhümül ğalibın
|
41. Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun’a; «Biz ustun gelirsek, suphesiz bize bir ucret vardir degil mi?» dediler.
|
فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ
Fe lemma caes seharatü kalu li fir’avne einne lena le ecran in künna nahnül ğalibın
|
42. Firavun «Evet; o takdirde siz gozde kimselerden olacaksiniz» dedi.
|
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَمِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Kale neam ve inneküm izel le minel mükarrabın
|
43. Musa onlara «Ne atacaksaniz atin» dedi.
|
قَالَ لَهُمْ مُوسَىٰ أَلْقُوا مَا أَنْتُمْ مُلْقُونَ
Kale lehüm musa elku ma entüm mülkun
|
44. Onlar da iplerini ve degneklerini attilar ve «Firavun hakki icin, suphesiz, biz ustun gelecegiz» dediler.
|
فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ
Fe elkav hıbalehüm ve ısıyyehüm ve kalu bi ızzeti fir’avne inna le nahnül ğalibun
|
45. Bunun uzerine Musa degnegini atti; onlarin uydurduklarini yutmaga baslayiverdi.
|
فَأَلْقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ
Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye’fikun
|
46. (46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un Rabbine inandik» dediler.
|
فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ
Fe ülkıyes seharatü sacidın
|
47. (46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un Rabbine inandik» dediler.
|
قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Kalu amenna bi rabbil alemın
|
48. (46-48) Bunu goren sihirbazlar secdeye kapanarak «Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun’un Rabbine inandik» dediler.
|
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Rabbi musa ve harun
|
49. Firavun «Ben size izin vermeden ona iman mi ettiniz? Muhakkak ki o, size sihri ogreten buyugunuzdur. simdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarinizi, and olsun, caprazlama kestirecegim, hepinizi astiracagim» dedi.
|
قَالَ آمَنْتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta’lemun le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve la üzallibenneküm ecmeıyn
|
50. (50-51) Iman eden sihirbazlar «Zarari yok, biz suphesiz Rabbimize donecegiz; inanlarin ilki olmamizdan oturu, Rabbimizin kusurlarimizi bize bagislayacagini umariz» dediler.
|
قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ
Kalu la dayra inna ila rabbina münkalibun
|
51. (50-51) Iman eden sihirbazlar «Zarari yok, biz suphesiz Rabbimize donecegiz; inanlarin ilki olmamizdan oturu, Rabbimizin kusurlarimizi bize bagislayacagini umariz» dediler.
|
إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
İnna natmeu ey yağfira lena rabbüna hatayana en künna evvelel mü’minın
|
52. Biz Musa’ya «Kullarimi geceleyin yola cikar; suphesiz takip edileceksiniz» diye vahyettik.
|
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَ
Ve evhayna ila musa en esri bi ıbadı inneküm müttebeun
|
53. (53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.
|
فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ
Fe ersele fir’avnü fil medaini haşirın
|
54. (53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.
|
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ
İnne haülai le şirzimetün kalılun
|
55. (53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.
|
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ
Ve innehüm lena le ğaizun
|
56. (53-56) Bu arada Firavun sehirlere, «Dogrusu bunlar bizi ofkelendiren dokuntu azinliklardir; hepimiz tedbirli olmaliyiz» diyen munadiler gonderdi.
|
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ
Ve inna le cemıun hazirun
|
57. (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.
|
فَأَخْرَجْنَاهُمْ مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Fe ahracnahüm min cennativ ve uyun
|
58. (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.
|
وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
Ve künuziv ve mekamin kerım
|
59. (57-59) Ama biz Firavun ve adamlarini bahcelerden, pinar baslarindan, hazinelerden ve serefli makamlardan cikardik. Boylece oralara Israilogullarini mirasci kildik.
|
كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ
Kezalik ve evrasnaha benı israıl
|
60. Firavun ve adamlari gunes uzerlerine dogarken onlarin ardina dustuler.
|
فَأَتْبَعُوهُمْ مُشْرِقِينَ
Fe etbeuhüm müşrikıyn
|
61. Iki topluluk birbirini gordugunde, Musa’nin adamlari «Iste yakalandik» dediler.
|
فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ
Felemma terael cem’ani kale ashabü musa inna le müdrakun
|
62. Musa «Hayir; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gosterecektir» dedi.
|
قَالَ كَلَّا ۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ
Kale kella inne meıye rabbı seyehdın
|
63. Bunun uzerine Biz Musa’ya «Degneginle denize vur» diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrildi, her parcasi yuce bir dag gibiydi.
|
فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْبَحْرَ ۖ فَانْفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ
Fe evhayna ila masa enıdrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane küllü firkın ket tavdil azıym
|
64. Iste oraya, geridekileri de yaklastirdik.
|
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ
Ve ezlefna semmel aharın
|
65. Musa ve beraberinde bulunanlarin hepsini kurtardik.
|
وَأَنْجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَنْ مَعَهُ أَجْمَعِينَ
Ve enceyna musa ve mem meahu ecmeıyn
|
66. Oburlerini suda bogduk.
|
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ
Sümme ağraknel aharın
|
67. Bunda suphesiz ders vardir, ama cogu inanmamistir.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
68. Dogrusu Rabbin, guclu olandir, merhamet edendir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
69. Onlara Ibrahim’in kissasini anlat.
|
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ
Vetlü aleyhim nebee ibrahım
|
70. Ibrahim, babasina ve milletine «Nelere tapiyorsunuz?» demisti.
|
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ
İz kale li ebıhi ve kavmihı ma ta’büdun
|
71. «Putlara tapiyoruz, onlara baglanip duruyoruz» demislerdi.
|
قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ
Kalu na’büdü asnamen fe nezallü leha akifın
|
72. (72-73) Ibrahim «Cagirdiginiz zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?» demisti.
|
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ
Kale hel yesmeuneküm iz ted’un
|
73. (72-73) Ibrahim «Cagirdiginiz zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?» demisti.
|
أَوْ يَنْفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ
Ev yenfeuneküm ev yedurrun
|
74. «ayir ama, babalarimizi da bu sekilde ibadet ederken bulduk» demislerdi.
|
قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ
Kalu bel vecedna abaena kezalike yef’alun
|
75. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
قَالَ أَفَرَأَيْتُمْ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ
Kale e feraeytüm ma küntüm ta’büdun
|
76. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ
Entüm ve abaükümül akdemun
|
77. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ
Fe innehüm adüvvül lı illa rabbel alemın
|
78. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ
Ellezı halekanı fe hüve yehdın
|
79. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ
Vellezı hüve yut’ımünı ve yeskıyn
|
80. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Ve iza merıdtü fe hüve yeşfın
|
81. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ
Vellezı yümıtünı sümme yuhyın
|
82. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ
Vellezı at’meu ey yağfira lı hatıy’etı yevmeddın
|
83. (75-83) Ibrahim «Eski atalarinizin ve sizin nelere taptiklarinizi goruyor musunuz? Dogrusu onlar benim dusmanimdir. Dostum ancak alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, dogru yola eristiren de O’dur. Beni yediren de, iciren de O’dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldurecek, sonra da diriltecek O’dur. Ahiret gununde yanilmalarimi bana bagislamasini umdugum O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasina kat.
|
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Rabbi heb lı hukmev ve elhıknı bis salihıyn
|
84. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
Vec’al lı lisane sıdkın fil ahırın
|
85. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ
Vec’alnı miv veraseti cennetin neıym
|
86. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ
Vağfir li ebı innehu kane mined dallın
|
87. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ
Ve la tuhzinı yevme yüb’asun
|
88. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ
Yevme la yenfeu malüv ve la benun
|
89. (84-89) Sonrakilerin beni guzel sekilde anmalarini sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kil. Babami da bagisla, o suphesiz sapiklardandir. Insanlarin diriltilecegi gun, Allah’a temiz bir kalble gelenden baska kimseye malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gun, beni rezil etme» demisti.
|
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
İlla men etellahe bi kalbin selim
|
90. (90-91) O gun cennet Allah’a karsi gelmekten sakinanlara yaklastirilir. Cehennem de azginlara gosterilir.
|
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ
Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn
|
91. (90-91) O gun cennet Allah’a karsi gelmekten sakinanlara yaklastirilir. Cehennem de azginlara gosterilir.
|
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ
Ve bürrizetil cehıymü li ğavın
|
92. (92-93) Onlara «Allah’i birakip taptiklariniz nerededir. Size yardim ediyorlar mi veya kendilerine yardimlari dokunuyor mu?» denilir.
|
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْبُدُونَ
Ve kıyle lehüm eyne ma küntüm ta’büdun
|
93. (92-93) Onlara «Allah’i birakip taptiklariniz nerededir. Size yardim ediyorlar mi veya kendilerine yardimlari dokunuyor mu?» denilir.
|
مِنْ دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنْصُرُونَكُمْ أَوْ يَنْتَصِرُونَ
Min dunillah hel yensuruneküm ev yentesırun
|
94. (94-95) Onlar, azginlar ve Iblis’in adamlari, hepsi, tepetakla oraya atilirlar.
|
فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ
Fe kübkibu fıhahüm vel ğavun
|
95. (94-95) Onlar, azginlar ve Iblis’in adamlari, hepsi, tepetakla oraya atilirlar.
|
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ
Ve cünudü iblıse ecmeun
|
96. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ
Kalu ve hüm fıha yahtesımun
|
97. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
تَاللَّهِ إِنْ كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Tellahi in künna le fı dalalim mübın
|
98. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
إِذْ نُسَوِّيكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
İz nüsevvıküm bi rabbil alemın
|
99. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ
Ve ma edalleha illel mücrimun
|
100. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
فَمَا لَنَا مِنْ شَافِعِينَ
Fe ma lena min şafiıyn
|
101. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ
Ve la sadıkın hamım
|
102. (96-102) Orada putlariyla cekiserek «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.
|
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Fe lev enne lena kerraten fe nekune minel mü’minın
|
103. Bunda suphesiz bir ders vardir ama cogu inanmamistir.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
104. Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
105. Nuh’un milleti peygamberlerini yalanladi.
|
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet kavmü nuhınil murselın
|
106. (106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
|
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm ehuhüm nuhun ela tettekun
|
107. (106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
|
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnni leküm rasulün emın
|
108. (106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
109. (106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
|
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
|
110. (106-11) 0 Kardesleri Nuh, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misinz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
111. «ana mi inanacagiz? Sana en rezil kimseler uymaktadir» dediler.
|
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ
Kalu enü’minü leke vettebeakel erzelun
|
112. (112-11) 5 Nuh «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.
|
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Kale vema ılmı bima kanu ya’melun
|
113. (112-11) 5 Nuh «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.
|
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ
İn hısabühüm illa ala rabbı lev teş’urun
|
114. (112-11) 5 Nuh «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.
|
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ
Ve ma ene bi taridil mü’minın
|
115. (112-11) 5 Nuh «Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur; hesablari Rabbime aittir, dusunsenize! Ben inananlari kovacak degilim. Ben sadece acikca uyariciyim» dedi.
|
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُبِينٌ
İn ene illa nezırum mübın
|
116. «Ey Nuh! Eger bu ise son vermezsen, suphesiz taslanacaklardan olacaksin» dediler.
|
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ
Kalu le il lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel mercumın
|
117. (117-11) 8 Nuh «Rabbim! Milletim beni yalanladi. Benimle onlarin arasinda Sen hukum ver. Beni ve beraberimdeki inananlari kurtar» dedi.
|
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
Kale rabbi inne kavmı kezzebun
|
118. (117-11) 8 Nuh «Rabbim! Milletim beni yalanladi. Benimle onlarin arasinda Sen hukum ver. Beni ve beraberimdeki inananlari kurtar» dedi.
|
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَنْ مَعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Fettah beynı ve beynehüm fethav ve neccinı ve mem meıye minel mü’minın
|
119. Bunun uzerine onu ve beraberinde bulunanlari, dolu bir gemi icinde tasiyarak kurtardik.
|
فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ
Fe enceynahü ve mem meahu fil fülkil meşhun
|
120. Sonra de geride kalanlari suda bogduk.
|
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ
Sümme ağrakna ba’dül bakıyn
|
121. Dogrusu bunda bir ders vardir, ama cogu inanmamistir.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalik le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
122. Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
123. Ad milleti de peygamberleri yalanladi.
|
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet adünil murselın
|
124. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm ehuhüm hudün ela tettekun
|
125. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnnı leküm rasulün emın
|
126. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
127. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
|
128. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ
E tebnune bi külli riy’ın ayeten ta’besun
|
129. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ
Ve tettehızune mesanıa lealleküm tahlüdun
|
130. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
وَإِذَا بَطَشْتُمْ بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ
Ve iza betaştüm betaştüm cebbarın
|
131. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
132. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُمْ بِمَا تَعْلَمُونَ
Vettekullezı emeddeküm bima ta’lemun
|
133. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
أَمَدَّكُمْ بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ
Emeddeküm bi en’amiv ve benın
|
134. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Ve cennativ ve uyun
|
135. (124-13) 5 Kardesleri Hud, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Siz her yuksek yere koca bir bina kurup, bos seyle mi ugrasirsiniz? Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz? Yakaladiginizi zorbaca mi yakalarsiniz? Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Bildiginiz seyleri size verenden sakinin; davarlari, ogullari, bahceleri ve akarsulari size O vermistir. Dogrusu hakkinizda buyuk gunun azabindan korkuyorum» dedi.
|
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
İnnı ehafü aleyküm azabe yevmin azıym
|
136. «ster ogut ver, ister ogut verenlerden olma, bizce birdir.
|
قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُنْ مِنَ الْوَاعِظِينَ
Kalu sevaün aleyna e veazte em lem teküm minel vaızıyn
|
137. (137-13) 8 Bu durumumuz oncekilerin gelenegidir. Biz azaba ugratilacak da degiliz» dediler.
|
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ
İn haza illa hulükul evvelın
|
138. (137-13) 8 Bu durumumuz oncekilerin gelenegidir. Biz azaba ugratilacak da degiliz» dediler.
|
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ
Ve ma nahnü bi müazzebın
|
139. Boylece onu yalanladilar; Biz de kendilerini yok ettik. Bunda suphesiz ki ders vardir; ama cogu inanmamistir.
|
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Fe kezzebuhü fe ehleknahüm inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
140. Dogrusu Rabbin gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
141. Semud milleti de peygamberleri yalanladi.
|
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet semudül murselın
|
142. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm ehuhüm salihun ela tettekun
|
143. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnnı leküm rasulün emın
|
144. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
145. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ma es’elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
|
146. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ
E tütrakune fı ma hahüna aminın
|
147. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Fı cennativ ve uyun
|
148. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ
Ve züruıv ve nahlin tal’uha hedıym
|
149. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ
Ve tenhıtune minel cibali büyuten farihın
|
150. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
151. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ
Ve la tütıy’u emral müsrifın
|
152. (142-15) 2 Kardesleri Salih onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim; artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Burada bahcelerde, pinar baslarinda, ekinler, salkimlari sarkmis hurmaliklar arasinda guven icinde birakilir misiniz? Daglarda ustalikla evler oyar misiniz? Artik Allah’tan sakinin, bana itaat edin. Yeryuzunu islah etmeyip, bozgunculuk yapan beyinsizlerin emirlerine itaat etmeyin» dedi.
|
الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
Ellezıne yüfsidune fil erdı ve la yuslihun
|
153. (153-15) 4 «Ben suphesiz buyulenmisin birisin; bizim gibi bir insandan baska birsey degilsin. Eger dogru sozlu isen bir belge getir» dediler.
|
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
Kalu innema ente minel müsahharın
|
154. (153-15) 4 «Ben suphesiz buyulenmisin birisin; bizim gibi bir insandan baska birsey degilsin. Eger dogru sozlu isen bir belge getir» dediler.
|
مَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Ma ente illa beşerum mislüna fe’ti bi ayetin in künte mines sadikıyn
|
155. (155-15) 6 Salih «Iste belge bu devedir. Kuyudan su icmek hakki belirli bir gun onun ve belirli bir gun de sizindir; sakin ona bir kotuluk yapmayin, yoksa sizi buyuk gunun azabi yakalar» dedi.
|
قَالَ هَٰذِهِ نَاقَةٌ لَهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
Kale hazihı nakatül leha şirbüv ve leküm şirbü yevmim ma’lum
|
156. (155-15) 6 Salih «Iste belge bu devedir. Kuyudan su icmek hakki belirli bir gun onun ve belirli bir gun de sizindir; sakin ona bir kotuluk yapmayin, yoksa sizi buyuk gunun azabi yakalar» dedi.
|
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Ve la temessuha bi suin fe ye’huzeküm azabü yevmin azıym
|
157. Onlar ise deveyi kestiler; ama pisman da oldular.
|
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ
Fe akaruha fe asbehu nadimın
|
158. Bunun uzerine onlari azap yakaladi. Dogrusu bunda bir ders vardir, fakat cogu inanmamistir.
|
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
Fe ehazehümül azab inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
159. Rabbin suphesiz gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
160. Lut milleti de peygamberleri yalanladi.
|
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet kavmü lutınil murselun
|
161. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm ehuhüm lutun ela tettekun
|
162. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnnı leküm rasulün emın
|
163. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
164. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
|
165. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ
E te’tunez zükrane minel alemın
|
166. (161-16) 6 Kardesleri Lut, onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Buna karsi sizden bir ucret istemiyorum; benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Rabbinizin sizin icin yarattigi esleri birakip da, insanlar arasinda, erkeklere mi yaklasiyorsunuz? Dogrusu siz azmis bir milletsiniz» dedi.
|
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ ۚ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ
Ve tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün adun
|
167. «Ey Lut! Bu sozlerinden vazgecmezsen, mutlaka kovulacaksin» dediler.
|
قَالُوا لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ
Kalu leil lem tentehi ya lutu le tekunenne minel muhracın
|
168. (168-16) 9 Lut «Dogrusu yaptiginiza cok kizanlardanim. Rabbim! Beni ve ailemi bunlarin yapageldigi kotulukten kurtar» dedi.
|
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُمْ مِنَ الْقَالِينَ
Kale innı li ameliküm minel kalın
|
169. (168-16) 9 Lut «Dogrusu yaptiginiza cok kizanlardanim. Rabbim! Beni ve ailemi bunlarin yapageldigi kotulukten kurtar» dedi.
|
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
Rabbi neccinı ve ehlı mimma ya’melun
|
170. (170-17) 1 Bunun uzerine geride kalan yasli bir kadin disinda, onu ve ailesini, hepsini kurtadik.
|
فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ
Fe necceynahü ve ehlehu ecmeıyn
|
171. (170-17) 1 Bunun uzerine geride kalan yasli bir kadin disinda, onu ve ailesini, hepsini kurtadik.
|
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ
İlla acuzen fil ğabirın
|
172. Digerlerini yerle bir ettik.
|
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ
Sümme demmernel aharın
|
173. Uzerlerine de yagmur yagdirdik. Uyarilan fakat yola gelmeyenlerin yagmuru ne kotu idi!
|
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًا ۖ فَسَاءَ مَطَرُ الْمُنْذَرِينَ
Ve emtarna aleyhim metara fe sae metarul münzerın
|
174. suphesiz bunda bir ders vardir, ama cogu inanmamistir.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
175. Dogrusu Rabbin gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
176. Ormanlik yerde oturanlar, Eykeliler de peygamberleri yalanladi.
|
كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebe ashabül eyketil murselın
|
177. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm şüaybün ela tettekun
|
178. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnnı leküm rasulün emın
|
179. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etıy’un
|
180. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ma es’elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
|
181. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ
Evfül keyle ve la tekunu minel muhsirın
|
182. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ
Vezinu bil kıstasil müstekıym
|
183. (177-18) 3 suayb onlara «Allah’a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim. Artik Allah’tan sakinin ve bana itaat edin. Ben buna karsi sizden bir ucret istemiyorum, benim ecrim ancak alemlerin Rabbine aittir. Olcuyu tam yapin, eksiltenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakkini azaltmayin. Yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin.
|
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta’sev fil erdı müsidın
|
184. Sizi ve daha onceki nesilleri yaratandan korkun» dedi.
|
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ
Vettekullezı halekaküm vel cibilletel evvelın
|
185. (185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.
|
قَالُوا إِنَّمَا أَنْتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ
Kalu innema ente minel müsahharın
|
186. (185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.
|
وَمَا أَنْتَ إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُنَا وَإِنْ نَظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ
Ve ma ente illa beşerum mislüna ve in nezunnüke le minel kazibın
|
187. (185-18) 7 «Ben ancak buyulenmisin birisin. Bizim gibi bir insandan baska bir sey degilsin. Dogrusu seni yalancilardan saniyoruz. Eger dogru sozlu isen gogun bir parcasini ustumuze dusur» dediler.
|
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ إِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Fe eskıt aleyna kisefem mines semai in künte mines sadikıyn
|
188. suayb «Rabbim yaptiklarinizi cok iyi bilir» dedi.
|
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
Kale rabbı a’lemü bi ma ta’melun
|
189. Ama onu yalanladilar. Bunun uzerine onlari bulutlu bir gunun azabi yakaladi. Gercekten o gun, azabi buyuk bir gundu.
|
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Fe kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin azıym
|
190. Dogrusu bunda bir ders vardir. Fakat cogu inanmamistir.
|
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُمْ مُؤْمِنِينَ
İnne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü’minın
|
191. Rabbin suphesiz Gucludur, merhametlidir.
|
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Ve inne rabbeke le hüvel azızür rahıym
|
192. suphesiz Kuran alemlerin Rabbinin indirmesidir.
|
وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve innehu le tenzılü rabbil alemın
|
193. (193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.
|
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ
Nezele bihir ruhul emın
|
194. (193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.
|
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ
Ala kalbike li tekune minel münzirın
|
195. (193-19) 5 Apacik arap diliyle, uyaranlardan olman icin onu Cebrail senin kalbine indirmistir.
|
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُبِينٍ
Bi lisanin arabiyyim mübın
|
196. O, daha oncekilerin kitabinda da zikredilmistir.
|
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ
Ve innehu lefı zübüril evvelın
|
197. Israilogullari bilginlerinin bunu bilmeye bir delilleri yok muydu?
|
أَوَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ آيَةً أَنْ يَعْلَمَهُ عُلَمَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ
E ve lem yekül lehüm ayeten ey ya’lemehu ulemaü benı israıl
|
198. (198-19) 9 Biz Kuran’i arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunlari okusaydi yine de ona inanmazlardi.
|
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ
Ve lev nezzelnahü ala ba’dıl a’cemın
|
199. (198-19) 9 Biz Kuran’i arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunlari okusaydi yine de ona inanmazlardi.
|
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ
Fe karaehu aleyhim ma kanu bihı mü’minın
|
200. (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran’i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
|
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
Kezalike seleknahü fı kulubil mücrimın
|
201. (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran’i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
|
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
La yü’minune bihı hatta yeravül azabel elım
|
202. (200-20) 2 Suclularin kalblerine Kuran’i boylece sokariz da, can yakici azabi gormedikce ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.
|
فَيَأْتِيَهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Fe ye’tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş’urun
|
203. O zaman «Erteye birakilmaz miyiz?» derler.
|
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنْظَرُونَ
Fe yekul hel nahnü münzarun
|
204. Bizim azabimizi mi acele istiyorlardi?
|
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ
E fe bi azabina yesta’cilun
|
205. (205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?
|
أَفَرَأَيْتَ إِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ
E feraeyte im metta’nahüm sinın
|
206. (205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?
|
ثُمَّ جَاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَ
Sümme caehüm ma kun yuadun
|
207. (205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?
|
مَا أَغْنَىٰ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَ
Ma ağna anhüm ma kanu yümetteun
|
208. (208-20) 9 Hicbir kasaba halkini kendilerine ogut veren uyaricilar gelmeden yok etmedik. Biz zalim degiliz.
|
وَمَا أَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنْذِرُونَ
Ve ma ehlekna min karyetin illa leha münzirun
|
209. (208-20) 9 Hicbir kasaba halkini kendilerine ogut veren uyaricilar gelmeden yok etmedik. Biz zalim degiliz.
|
ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ
Zikra ve ma künna zalimın
|
210. Kuran’i seytanlar indirmemistir.
|
وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ
Ve ma tenezzelet bihiş şeyatıyn
|
211. Bu onlara dusmez, zaten gucleri de yetmez.
|
وَمَا يَنْبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ
Ve ma yembeğıy lehüm ve ma yestetıy’un
|
212. Dogrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuslardir.
|
إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ
İnnehüm anis sem’ı le ma’zulun
|
213. O halde sakin Allah’in yaninda baska tanri tutup ona yalvarma, yoksa azap goreceklerden olursun.
|
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ
Fe la ted’u meallahi ilahen ahara fe tekune minel müazzebın
|
214. Once en yakin hisimlarini uyar.
|
وَأَنْذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ
Ve enzir aşiratekel akrabın
|
215. Sana uyan muminleri kanatlarin altina al.
|
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Vahfıd cenahake li menit tebeake minel mü’minın
|
216. Sana baskaldirirlarsa «Yaptiklarinizdan uzagim» de.
|
فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَ
Fe in asavke fe kul innı berıüm mimma ta’melun
|
217. (217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah’a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.
|
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ
Ve tevekkel alel azızir rahıym
|
218. (217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah’a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.
|
الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ
Ellezı yerake hıyne tekum
|
219. (217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah’a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.
|
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ
Ve tekallübeke fis sacidın
|
220. (217-22) 0 Senin kalkip namaz kilanlar arasinda bulundugunu goren, guclu ve merhametli olan Allah’a guven. Dogrusu O isitir ve bilir.
|
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
İnnehu hüves semıul alım
|
221. «eytanlarin kime indigini size haber vereyim mi?» de.
|
هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ
Hel ünebbiüküm ala men tenezzelüş şeyatıyn
|
222. Onlar, gunahkar iftiracilarin hepsine iner.
|
تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ
Tenezzelü ala külli effakin esım
|
223. Bunlar seytanlara kulak verirler, cogu yalancidirlar.
|
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ
Yülkunes sem’a ve ekseruhüm kazibun
|
224. sairlere ancak azginlar uyar.
|
وَالشُّعَرَاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ
Veş şüaraü yettebiuhümül ğavun
|
225. (225-22) 6 Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve yapmadiklarini yaptik dediklerini gormez misin?
|
أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ
E lem tera ennehüm fı külli vadiy yehımun
|
226. (225-22) 6 Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve yapmadiklarini yaptik dediklerini gormez misin?
|
وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ
Ve ennehüm yekulune ma la yef’alun
|
227. Ancak inanip yararli is isleyenler, Allah’i cok cok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda haklarini alanlar bunun disindadir. Haksizlik eden kimseler nasil bir yikilisla yikilacaklarini anlayacaklardir.
|
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا ۗ وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
İllellezıne amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesırav ventesaru mim ba’di ma zulimu ve seya’lemüllezıne zalemu eyye münkalebiy yenkalibun
|