İlyas Yorulmaz 

1. Ta Sin Mim

2. Bu apaçık kitabın ayetleridir.

3. (İnsanlar) İman etsinler diye neredeyse kendini paralayacaksın.

4. Biz istersek gökten onlara bir mucize (ayet) indiririz de, sonra onlar indirdiğimiz ayetler karşısında boyun bükmüş olarak çaresiz kalırlar.

5. Rahmanın katından, yalnızca öğüt veren sözlerden oluşan ayetler geldiğinde, onlar gelen hatırlatmalardan yüz çevirirler.

6. Onlar öğütlerle dolu zikri yalanladılar. Ancak ayetlerle alay edenlerin (başlarına gelen) haberleri onlara da gelecek

7. Onlar yeryüzüne bakmıyorlar mı? Nice verimli bitkilerden çiftler halinde yetiştirdik.

8. Bunlarda alınacak ibretler, işaretler var. Ama onların pek çoğu inanmış değillerdir.

9. Elbetteki Rabbin güçlü ve merhamet sahibidir.

10. Biz Musa ya "Zalim bir topluma git" diye seslenmiştik.

11. Firavunun toplumuna, korunmazlar mı? diye.

12. Musa "Rabbim! Beni yalanlamalarından korkuyorum"

13. "Göğsüm daralır ve dilim konuşmaz olur. Harun’u benimle beraber gönder. "

14. "Onların bana yükledikleri bir suç var ve bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum" dedi.

15. Allah "Hayır kesinlikle seni öldürmeyecekler. Sen ve Harun ayetlerimle gidin, biz sizinle beraberiz ve sizi işitiyoruz.

16. Şimdi Firavuna gidin ve "Alemlerin Rabbinin elçileriyiz"

17. "İsrail oğullarını bizimle beraber gönder" diye söyleyin.

18. Firavun "Seni çocukluktan beri içimizde büyütüp yetiştirmedik mi? ve içimizde uzun seneler boyu kalmadın mı?"

19. "Buna rağmen yapacağını yine yaptın. Sen gerçekten yaptığımız iyiliklere nankörlük edenlerdensin" dedi.

20. Musa "Bir an için yoldan çıkmış biri olarak aniden o suçu işledim. "

21. "Sonra korkuya kapılarak sizden kaçtım. Ancak Rabbim bana insanlara hükmetmeyi bağışladı ve beni elçilerden birisi yaptı. "

22. "Bunca bana yaptığın iyilikler, senin İsrail oğullarına kölelik yaptırmanın karşılığında yapılmış iyiliklerdir" dedi.

23. Firavun "Alemlerin Rabbi de nedir?" dedi.

24. Musa "Eğer keskinlikle kalbiniz ikna oluyorsa, O (Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir" dedi.

25. Firavun çevresinde olanlara "Musa’yı işitmiyor musunuz? (neler söylüyor).

26. Musa "(Allah) Sizin Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir" dedi.

27. Firavun " Size gönderilmiş olan elçi, geçekten delinin biri" dedi.

28. Musa "Eğer aklınızı kullanırsanız, Allah’ın doğunun, batının ve ikisi arasında olanlarında Rabbi olduğunu anlarsınız" dedi.

29. Firavun Musa ya "Eğer benden başka bir ilah edinirsen, seni hapishanelere attırırım" dedi

30. Musa "Peki sana apaçık bir kanıt getirirsem demi (hapsedersin) ?" dedi.

31. Firavun "Eğer doğru söylüyorsan getir bakalım" dedi.

32. Sonra Musa değneğini yere attı, değnek birden bire açıkça bir yılan oldu.

33. Elini çıkarınca, Musa nın eli bakanlara bembeyaz göründü.

34. Firavunun etrafındaki seçkinler "Bu adam gerçekten usta bir sihirbaz. "

35. "Yaptığı sihirle sizi etkileyip yurdunuzdan çıkarmak istiyor" dediler. Firavun "Ne öneriyorsunuz" dedi.

36. Seçkinler Firavun’a "Onu ve kardeşini tut. Tüm şehirlerdeki sihirbazlar toplansınlar"

37. "En maharetli sihirbazlar (seçilip) sana getirilsin" dediler.

38. Sonra belirlenen günde sihirbazlar toplanıldı

39. "İnsanlara sihirbazların yarışını seyretmek için toplanır mısınız?" denildi

40. "Eğer sihirbazlar galip gelirlerse, belki onların sihirlerine tabi oluruz" dediler.

41. Sihirbazlar geldiklerinde Firavuna "Eğer biz galip gelirsek bizim için mükafat var mı?" dediler.

42. Firavun "Evet, galip geldiğinizde bana yakınlardan olacaksınız" dedi.

43. Musa sihirbazlara "Sihir olarak ne atacaksanız atın" dedi.

44. İplerini ve değneklerini attılar ve "Firavunun gücü ve büyüklüğü sayesinde galip gelecek olan biziz" dediler.

45. Sonra Musa değneğini yere attığında, birden bire onların uydurduğu sihirlerin hepsini yuttu.

46. (Bunu gören) Sihirbazlar hemen secdeye kapandılar.

47. Ve "Biz alemlerin Rabbine"

48. "Musa ve Harun’un Rabbine iman ettik" dediler.

49. Firavun sihirbazlara "Ben size izin vermeden önce, iman mı ettiniz? Herhalde o (Musa) size sihir öğreten üstadınız. Şunu iyice öğreneceksiniz ki, çaprazlama olarak ellerinizi ve ayaklarınızı kesip, hepinizi sallandırıp asacağım. " dedi.

50. Sihirbazlar Firavuna "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz. "

51. "Rabbimizin hatalarımızı bize bağışlamasını ve (Musa’ya) inananların ilkleri olmayı umuyoruz" dediler.

52. Bunun ardından Musa’ya "Kullarımı gece gizlice çıkar. Elbette ki takip edileceksiniz" diye vahyettik.

53. Firavun şehirlere (askeri) güçleri toplayıcıları gönderdi.

54. "Onlar (İsrail oğulları) belalı bir azınlık. "

55. "Bize karşı büyük öfkeleri kinleri var. "

56. "Biz (eğitimli savaşa) hazır bir topluluğuz. "

57. "Ve onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkarmıştık. "

58. "Zenginliklerden ve çok önemli makamlardan etmiştik" dedi.

59. Böylece biz orayı İsrail oğullarına mirasçı kılmıştık.

60. Sonra güneş doğarken İsrail oğullarının peşine düştüler.

61. İki topluluk birbirlerini gördüklerinde, Musa’nın arkadaşları "Bize yetiştiler" dedi.

62. Musa onlara "Hayır, elbetteki Rabbim benimle beraberdir ve bana çıkış yolunu mutlaka gösterecektir" dedi.

63. Musa’ya "Asanı denize vur diye vahyettik. Sonra (deniz) yarıldığında, (Denizin) her bir parçası büyük dağlar gibi oldu.

64. Diğerlerinin arkasına, onları (Firavunun ordusunu) yaklaştırdık.

65. Sonra Musa’yı ve onunla beraber olanların hepsini kurtardık.

66. Daha sonra diğerlerini (firavun ve ordusunu) boğduk.

67. Elbette bu olayda alınacak bir ders var ama, onların pek çoğu inanmış değiller.

68. Elbette ki senin Rabbin güçlü ve merhametli olandır.

69. Sen onlara İbrahim’in haberini oku.

70. Babasına ve kavmine "Bu taptıklarınız da nedir?" diye sormuştu.

71. Onlarda "Putlara tapıyoruz ve bunları içimizden gelerek yapıyoruz" dediler.

72. İbrahim "Peki, siz çağırdığınızda sizi işitiyorlar mı?"

73. Size bir yarar ya da zarar veriyorlar mı?"

74. Onlarda "Ama biz atalarımızı böyle yaparken bulduk" dediler.

75. İbrahim onlara "Şimdi şu taptıklarınızı görüyor musunuz?"

76. "Siz ve daha önceki atalarınızın taptıklarını?"

77. "Âlemlerin Rabbi dışında, taptıklarınızın hepsi benim düşmanımdır. "

78. "Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren. "

79. "Beni yediren ve içiren,

80. "Hastalandığımda bana şifa veren. "

81. Beni öldürüp, sonra tekrar hayat verecek olan. "

82. "Din gününde hatalarımı bana bağışlamasını umduğum, yalnızca O dur. "

83. "Rabbim bana hüküm vermeyi bağışla ve salih kullarının arasına kat. "

84. "Diğer insanlar içinde benim doğru sözlü olmamı sağla. "

85. "Beni, nimetlerin bol olduğu cennetlere mirasçı olanlardan yap. "

86. "Babam sapıtanlardan olmasına rağmen onu bağışla. "

87. "Yeniden diriliş gününde beni aşağılananlardan eyleme. " dedi

88. Mal ve oğullar o gün hiçbir fayda sağlamazlar.

89. Yalnızca teslim olmuş bir kalple gelen (kurtulur).

90. Cennet o gün sakınanlara yaklaştırılır.

91. Azgınlık yapanlar içinde, cehennem ateşi ortaya çıkarılır.

92. Azgınlara "Kulluk ettikleriniz neredeler?" diye sorulur.

93. Allah dan başka, size yardım edenler var mı? ki sizi korusunlar.

94. Yardım bekledikleri kişiler ve azgınlık yapanlar, ateşin içine yüz üstü atılacaklar.

95. İblisin ordusuna katılmışların tamamı da (atılacak).

96. Onlar ateşin içinde birbirlerini suçlayarak derler ki.

97. "Allah’a yemin olsun ki biz açıkça bir sapkınlık içerisinde idik. "

98. (Kendilerini azdıranlara) "Biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk. "

99. "Bizi yalnızca günahkarca davranan mücrimler saptırdı. "

100. "Artık şu an bize yardım (şefaat) edebilecek kimse yok. "

101. "Bizi koruyup gözetecek bir dost ta yok. "

102. "Keşke bizim için tekrar geri dönüş olsa da, inananlardan olsak" derler.

103. Elbetteki bu anlatılanlarda bir ibret var. Ancak onların çoğu (ayetlere) inanacak değillerdir.

104. Şüphesiz ki senin Rabbin çok güçlü ve merhametli olandır.

105. Nuh kavmi de elçileri yalanlamıştı.

106. Nuh kardeşlerine "(Allah dan) korunmaz mısınız?"

107. "Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. "

108. "Allah dan sakının ve bana itaat edin. "

109. Elçiliğimin karşılığında sizden ücret istemiyorum. Benim ücretimi vermek alemlerin Rabbine aittir. "

110. Allah dan korunun ve bana itaat edin" demişti.

111. Onlar da "Toplumun en aşağılık (rezil) insanları sana tabi olmuşken, biz sana mı inanacağız" dediler.

112. Nuh "Sizin aşağıladığınız bana inananların ne yaptıkları hususunda, benim bilgim yok. "

113. Eğer bilebilseniz! Onların hesabı Rabbime aittir. "

114. "Dolaysıyla inananları benim dışlamam mümkün değil. "

115. "Ben yalnızca açıkça uyarıcıyım" dedi.

116. Kavmi "Ey Nuh! Eğer vaz geçmezsen taşlananlardan olacaksın" dediler.

117. Nuh" Rabbim! Kendi toplumum beni yalanladı. "

118. "Benimle, beni yalanlayanların arasını kesinlikle ayır. Beni ve benimle beraber inanmış olanları da kurtar" dedi.

119. Sonra Nuh’u ve onunla beraber olanları, dolu bir geminin içinde kurtardık.

120. Sonra da geminin dışında kalanları da suda boğduk.

121. Bu olayda ibret alınacak dersler var, ancak insanların çoğu inanmıyorlar.

122. Senin Rabbin elbetteki çok güçlü ve merhamet sahibidir.

123. Ad toplumu da elçileri yalanlamıştı.

124. Kardeşleri Hud kavmine "Korunmaz mısınız?"

125. "Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. "

126. "Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

127. "Bu uyarımdan dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim alemlerin Rabbi Allah’a aittir. "

128. "Siz her tepeye boşu boşuna işaret olsun diye binalar mı kuracaksınız?"

129. "Belki sizi ölümsüzleştir diye, yapılar yapıyorsunuz. "

130. "Yakaladığınızı da zorbaca yakalıyorsunuz. "

131. "Artık Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

132. "Bildiklerinizi size daha çok artıran dan (Rabbinizden). "

133. "Size nimetleri ve oğulları çoğaltan dan. "

134. "Bahçeler ve pınarlar veren den sakının. "

135. "Ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum" demişti.

136. Kavmi "Sen öğüt versen de, vermesen de bizim için fark etmez. İkisi de aynı (Biz bildiğimizi yaparız. )"

137. "Senin bu söylediklerin öncekilerin uydurmaları. "

138. "Bize asla azap edilmeyecek" dediler.

139. Kavmi Hud’u yalanladı. Bizde onları helak ettik. Bunda alınacak dersler var. Ancak insanların çoğu inanmıyorlar.

140. Senin Rabbin çok güçlü ve merhamet sahibidir.

141. Semud da elçileri yalanlamıştı.

142. Kardeşleri Salih "Korunmaz mısınız?"

143. "Ben sizin için açıkça güvenilir bir elçiyim. "

144. "Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

145. "Elçiliğimin karşılığında sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim alemlerin Rabbine aittir. "

146. ""Siz şimdi burada güven içinde"

147. "Bahçeler ve subaşlarında. "

148. "Tahıllar ve salkım salkım nefis hurmalar içinde bırakılacak mısınız?"

149. "Sonra siz dağlarda ustalıkla taşları yontup evler yapıyorsunuz. "

150. "Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

151. "Sorumsuzca yaşayanlara itaat etmeyin ki. "

152. "Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar ve yanlışları düzeltmiyorlar" demişti.

153. Kavmi ona "Sen birilerinin etkisinde kalmışsın (sihre uğramışsın). "

154. "Sende bizim gibi bir insansın. Eğer doğruyu söylüyorsan, bize ikna olacağımız bir işaret getir" dediler.

155. Salih de onlara "İşte size bir deve, belli günlerde sizin su içme sıranız, diğer günlerde devenin su içme sırası olsun. "

156. "Sakın ola deveye bir kötülük yapmayın. Yoksa size büyük bir günün azabı dokunur" dedi.

157. Deveyi boğazladılar sonrada yaptıklarına pişman oldular.

158. Bunun ardından da onları azap yakaladı. Bu olayda alınacak ibretler var. Amma insanların çoğu inanmıyorlar.

159. Şüphesiz ki senin Rabbin çok güçlü ve merhamet sahibidir.

160. Lut kavmi de elçileri yalanlamıştı.

161. Kardeşleri Lut "Korunmaz mısınız?"

162. Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. "

163. Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

164. Bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretimi vermek yalnızca alemlerin Rabbine aittir. "

165. "Dünyada yalnızca erkeklere (ilişki kuruyorsunuz) gidiyorsunuz. "

166. "Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır siz, gerçekten yoldan çıkmış bir topluluksunuz" dedi.

167. Kavmi "Ey Lut! Eğer bizim arzularımızı engellemekten vaz geçmezsen, seni (yaşadığımız yerden) çıkarırız.

168. Lut kavmine "Şunu bilin ki ben sizin yaptıklarınızdan tamamen uzak olanlardanım. "

169. "Rabbim! Beni ve ehlimi yaptıkları çirkinliklerden kurtar" dedi.

170. Lut’u ve ona inananlarla beraber ehlini kurtardık.

171. Ancak (ehlinden) geride kalan yaşlı birisi hariç.

172. Diğerlerini de yerle bir ettik.

173. Üzerlerine yağmur yağdırdık, ama uyarılanlar için ne kötü yağmur.

174. Bu haberde ibret alınacak işaretler var, ancak onların çoğu inanmıyorlar.

175. Gerçekten senin Rabbin güçlü ve merhametli olandır.

176. Eyke halkı da elçileri yalanlamıştı.

177. Şuayb onlara "Korunmaz mısınız?"

178. "Ben sizin için güvenilir bir elçiyim. "

179. "Allah dan korunun ve bana itaat edin. "

180. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

181. "Ölçüyü doğru olarak yerine getirin ve eksiltenlerden olmayın. "

182. "Ağırlıkları doğru ölçü ile tartın. "

183. "İnsanların tartı ile aldıklarını eksiltmeyin ve bozgunculuk yapanlardan olup da kargaşa çıkarmayın. "

184. "Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korunun" dedi.

185. Dediler ki "Şuayb! Sen sihire uğramışlardan birisin. "

186. "Sen ancak bizim gibi bir insansın. Biz senin kesinlikle yalancılardan birisi olduğunu zannediyoruz. "

187. "Eğer doğru söyleyenlerden isen, o zaman göğü parça parça üzerimize indir" dediler.

188. Şuayb onlara "Rabbim ne yaptığınızı en iyi bilendir" dedi.

189. Onlar Şuayb’ı yalanladılar. Sonra karanlık bir günün azabı onları yakaladı. O azap büyük bir günün azabı idi.

190. Bu anlatılanlarda alınacak ibretler var. Ancak onların pek çoğu inanıcı değiller.

191. Senin Rabbin elbette çok güçlü ve merhamet sahibidir.

192. Şüphe yok ki o (Vahiy), alemlerin Rabbinden indirilmedir.

193. O vahiy, güvenilir (melek elçi) olan Ruhul Emin (Cibril) tarafından indirilmiştir.

194. Uyarıcı elçilerden birisi olman için, vahyi kalbine indiren o dur.

195. Apaçık Arapça bir dille (indirmiş).

196. O vahiy (emirler) daha önceki sahifelerde de vardı.

197. İsrail oğullarının âlimlerinin bu inen vahyi bilmeleri onlar için bir işaret olmadı mı?

198. Biz o kitabı, yabancıların bazısına indirmiş olsaydık.

199. Ve o yabancı kitabı onlara okumuş olsa idi, yine inananlardan olmazlardı.

200. Biz o kitabı günahkârların kalbinden geçirdik.

201. Onlar acıklı azabı görünceye kadar, o kitaba inanmazlar.

202. Haberleri olmadığı bir anda, o acıklı azap onlara ansızın gelinceye kadar inanmazlar.

203. "Bizim için o azap ertelenmeyecek mi?" derler.

204. Peki, onlar azabımızı acele olarak istemediler mi?

205. Bakmaz mısın? Yıllar boyu onların yaşam ihtiyaçlarını biz sağladık.

206. Sonra vaat edilen (ölüm) onlara geldi.

207. Ancak onlara verilen geçimliklerin hiçbirisi fayda sağlamayacak.

208. Biz hiçbir kasabayı, uyarıcılar göndermeden helak etmedik.

209. O (kitap) öğüttür. Biz zulmedici değiliz.

210. O kitabı asla şeytanlar indirmedi.

211. Onu indirmek doğruya karşı çıkmışlara (şeytanlara) yakışmadığı gibi, zaten güçleri de yetmez.

212. Şeytanlar, o vahyi dinlemekten uzaklaştırılmışlardır.

213. Ama sen Allah dan başka bir ilaha kulluk etme. Yoksa azaba uğratılanlardan olursun.

214. Sen kendi yakın aşiretini uyar.

215. İnananlardan sana tabi olanları koruman altına al.

216. Eğer sana isyan ederlerse, onlara "Kesinlikle ben sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim" de.

217. Güçlü ve merhametli olan (Rabbin)e güven.

218. O Allah (namaz için) kalktığında seni görendir.

219. Secde edenler içinde seni farklı kılanda O dur.

220. Kesinlikle O, işiten ve her şeyi bilendir.

221. Şeytanların indiği kimseleri size haber vereyim mi?

222. Şeytanlar yalnızca günahkarca yalan uyduranlara inerler.

223. Pek çoğu yalancı oldukları halde (dedikoduya) kulak verirler.

224. Şairlere de, azgınlar tabi olurlar.

225. Görmüyor musun? O şairler, şüphe yok ki hayal aleminde gezerler.

226. Aynı zamanda onlar, yapmayacakları şeyleri söylerler.

227. Ancak iman edip, Rablerinin emrettiği doğru işleri yapanlar, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğradıktan sonra kendilerini savunanlar (yapamayacağı şeyleri söylemezler. ) Artık haksızlık yapanlar nasıl bir değişikliğe uğrayacaklarını öğrenecekler.